Sayfalar

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bulmaca Sözlüğü Y Harfi


Yaban armudu. : AHLAT

Yaban gülü.: NESTEREN

Yaban havucu.:KARAKAVZA

Yaban kazı.  :  LÖKEŞE:   SAKARMEKE

Yaban kedisi.:GAPAR.:OSELO

Yaban mersini. :  KEÇİ YEMİŞİ

Yaban sümbülü adıyla da bilinen bir kır bitkisi.:KEDİNANESİ

Yaban tere’si. : HOROZCUK

Yabancı devlet elçiliklerine ait arabaların plakalarında kullanılan kısaltma.Kor diplomatik.:CD

Yabancı korkusu.XENOFOBİ

Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. : AKSEPTANS

Yabancı ülkelerde,doçent olmak için sınav vermiş kimse,doçent.:AGREJE

Yabancı,gurbette yaşayan,garip.  :  ELGİN

Yabancı. :  YAD : ÇITAK

Yabancılara tanınan ayrıcalıklar.:KAPİTÜLASYON

Yabancılık.:EGZOTİZM

Yabani dişi eşek. :ANE

Yabani elma. : ACUK

Yabani ıspanak. : SİRKEN : PAZI

Yabani mercanköşk.: FARE KULAĞI

Yabani yonca,tirfil.  :   KORUNGA

Yabani zeytin  :  DELİCE

Yadırganacak yönü olma,gariplik,tuhaflık.:GARABET

Yadigar.:BERGÜZAR

Yağ çözeltisi. :  MİSEL

Yağ dokusunun,bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan zararsız ur.: LİPOM

Yağ,un ve et suyu katılarak hazırlanan özel sos.:VELUTE

Yağda kızartılarak,üzerine şeker yada şerbet dökülen bir hamur tatlısı.  :   LALANGA

Yağı alınmış sütten yada yoğurttan yapılan peynir. :  KEŞ

Yağı alınmış sütten yapılan ve çökelek de denilen peynir. :  EKŞİMİK

Yağmur çisentisi. :   REŞ

Yağmur damlası.:JİK

Yağmur kuşu.  :  KALİNİS

Yağmur,soğuk gibi dış etkilere karşı başa geçirilen,giysiye dikili veya ayrı olarak kullanılan başlık.: KUKULETA

Yağmur.  :  BARAN

Yağmurluk.:TRENÇKOT

Yağsız ve mayasız hamurdan yapılan ve külde pişirilen çörek.:KETE

Yahudi dinsel törenlerinde kullanılan yünlü veya ipekli şal. :   TALET

Yahudi tapınağı. :   SİNAGOG  :  HAVRA

Yahudilerde Tevrat’ın gizli anlamlarını araştırma işi.: KABALA

Yahudilerin,Yahudi olmayan kişi ve kuruluşlara verdikleri ad.  :  GOY

Yahudiliğin simgesi olan yedi kollu şamdana verilen ad.:MENORA

Yakalama,tutma,ele geçirme.:DERDEST

Yakanın devrik bölümü. :  KLAPA

Yakarca. :   TATARCIK

Yakarı. : DUA

Yakası kürklü ve kolsuz kaput. : ŞİNEL

Yakası kürklü ve kolsuz kaput.:ŞİNEL

Yakasız erkek gömleği. :  MİNTAN

Yakıcı. :   SUZAN

Yakın arkadaşları tarafından Stalin’e verilen ad.:KOBA

Yakışıksız ve saygısızca davranan.: DENSİZ

Yakışır,yerinde,uygun. : REVA

Yakıt. : MAHRUKAT

Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta. : MU

Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta.:MU

Yaklaşık 3cm genişliğinde yumuşak,kösele şerit.: VERDELA

Yakup Peygamberin karısı.:LEA

Yalan dolan.:KATAKULLİ

Yalancı safran.:ASPUR

Yalancı,hileci.:KALTABAN

Yalanlama.: TEKZİP

Yalanlar   ve   hikayeler   uydurmaya   yol   açan   yapısal   eğilim.  Yalan   söyleme   hastalığı. :  MİTOMANİ

Yaldızlama.: TEZHİP

Yaldızlı. :  DORE

Yalınayak kimse.:DALTABAN

Yalıtılmış.:İZOLE

Yalıtkan.  :  İZOLATÖR

Yalman. : SARP

Yalnız atomlarının kitleleri yönünden farklı olan aynı kimyasal element.:İZOTOP

Yalnız baş harflerle yazılan kısa imza.:PARAF

Yalnız başına  ilerleyen ve öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık. : İDİOPATİ

Yalnız bir giysilik dokunmuş,üstün nitelikte kumaş parçası. :   KUPON

Yalnız erkek bireyler veren döllenmesiz üreme.: ARENOTOKİ

Yalnız güldürmeyi değil,daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah.:KARAMİZAH

Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta.:BUL

Yalnız pruva direği kabasorta,öbür direkleri sübye donanımlı olan,genellikle üç direkli yelkenli gemi.:NAVİ

Yalnız tabanı bulunan,ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı.:SANDALET

Yalnız,tek,sırf. :   SALT

Yalnızlık korkusu.  :  EREMOFOBİ

Yaltakçı.:DALKAVUK

Yalvarma,dua. : NİYAZ

Yan etki.:KOMPLİKASYON

Yan gelip yatma.  :  KEKA

Yan tutularak çalınan,orkestrada yer alan bir üflemeli çalgı.: FLÜT

Yan yan giden.:ÇALIK

Yan yana konmuş iki küçük davuldan oluşan ritim çalgısı.:BONGO

Yan yana tutturulmuş iki kamış düdükten yapılmış çifte kaval.: ARGUN

Yan,taraf,cihet.:CANİP

Yan.:BÖĞÜR

Yanağın alt kısmı. :  ENEK

Yanardağ ağzı. :  KRATER

Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü. :   TRAKİT

Yanardağlardan fırlayan parça.:LAPİLLİ

Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç.:ÖD

Yandan görünüş. :   PROFİL

Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan,şenlik gecelerinde yakılan havai fişek.: MAYTAP

Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan bir madde.: NAPALM

Yangın çıkarma saplantısı olan.: PİROMANİ

Yankı bilimi. :  AKUSTİK

Yankıca.:EKOLALİ

Yanlış kelime,yanlış söz. :  GALAT

Yanmış kömür tanesi.:CEMRE

Yansıca.  :  EKOPRAKSİ

Yansıma,yankı,inikas. :AKİS

Yansıma.,piyasada etki. :  İNİKAS

Yapağı veya keçi kılının dokunmadan,yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş.:KEÇE

Yapağıdan elde edilen,eczacılıkta ve parfümeride kullanılan,sarımtırak renkte bir yağ.:LANOLİN

Yapan,işleyen.:FAİL

Yapay dokuma ipliği.: ORLON

Yapay reçine.(Formaldehit ile fenolün yoğunlaşması sonucu elde edilir.) : BAKALİT

Yapı çıtası.:BAĞDADİ

Yapı vs yapımında kullanılacak çakılları,taşları elde etmek için,büyük kayaları kırıp ufalamaya yarayan makine.: KONKASÖR

Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak,kalınca sırık.: MERTEK

Yapılabilirlik.:FİZİBİLİTE

Yapılarda gereç taşımak için kullanılan,dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç.:TESKERE

Yapılarda yayvan kemer.:SEPET KULPU

Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta,bezekçi.:NAKKAŞ

Yapıların kaba ağaç ve tahta işlerini yapan kimse.:DÜLGER

Yapıların üst katlarından ana duvarların dışına,sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon.:CUMBA

Yapılması zorunlu olan.:FARZ

Yapısal.: STRÜKTÜREL

Yapışık,ikiz meyve.: ÇATAK

Yapışkan çamur.:BALÇIK

Yapma boyaların yapımında kullanılan bir madde.: ANİLİN

Yaprak hamuru(milföy) ile hazırlanan bir çeşit soslu börek.:VOLOVAN

Yaprak sapı. : ANAK  

Yaprak sigara.:SİGAR

Yaprak.: VARAK

Yaprakları çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi.: MATE

Yaprakları sebze olarak yenen bir bitki.:LABADA

Yara izi. :   NEDBE

Yara.:CERİHA

Yaradılış,huy,karakter.: SECİYE

Yaradılış.  :   HİLKAT : CİBİLLİYET

Yaralama.:CERH

Yararlanan. : MÜSTEFİT

Yararlı. :   NAFİ

Yarasa,gece kuşu. :  VATVAT

Yaraşırlık. : LİYAKAT

Yaratan.: SANİ

Yaratıcılığa dayanmayan,el melekesi ile yapılan iş.: RUTİN

Yaratılmış bütün canlılar.:ENAM

Yardakçılar:. AVENE

Yardım amaçlı,eğlenceli toplantı.  :  KERMES

Yardım etme. : MUAVENET

Yardım. : İANE

Yardımcı. :  YARDAK  : YAMAK : EL ULAĞI : YAVER

Yargıcı. :  FATALİST

Yarı kömürleşmiş bitki yakıtı. :   TURBA

Yarı kuru toprak. : ALAKUR  

Yarı yaş,yarı kuru  nemli toprak. : ALATAV

Yarı yavaş anlamında müzik terimi,adagio ile antantino arası.:ANDANTE

Yarı,yarım. : NISIF

Yarık,çatlak. : ŞAK

Yarık,gedik. :   YARA

Yarık,yırtık.:YİRİK

Yarıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk.:ÇENET

Yarım baş ağrısı. : MİGREN

Yarım gün. :   PARTTAYM

Yarım ipekli,bürümcük türü bir kumaş.:HELALİ

Yarım kafiye.:ASONANS

Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi.: LİBRE

Yarım ton ince ses. : DİYEZ

Yarış atlarının bakımıyla yükümlü ve antrenman için zaman zaman onlara binebilecek yetenekte seyis.:APRANTİ

Yarış teknesi.: ŞARPİ

Yas havalarına uygulanan bir halk ezgisi. :  LELEMENDİ

Yasaklama,engelleme. : MEN

Yasalar. : KAVANİN

Yasemin yaprağı. :  BERKİ SEMEN

Yassı gümüş külçesi.  :  LAVAŞA

Yassı uçlu büyük iğne.:ÇUVALDIZ

Yassı ve büyük yemek tabağı. : PİYATA

Yassı ve dar biçimli metal parça :LAMA

Yassı ve düz taş.:KAYRAK

Yassı,basık.:PAT

Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş.:BEZGİN

Yaşamına ilişkin bilgiler,Herodotos’a ve Firdevsi’nin Şehnamesine dayanan,İranlıların efsanevi hükümdarı.  :  FERİDUN

Yaşamından umut kesilen,öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın acısını bir an önce dindirmek amacıyla ve hastanın isteği üzerine doktorlar tarafından öldürülmesi. :   ÖTANAZİ

Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sistemden biri. :   PARASEMPATİK

Yaşça yakın,boydaş,yaşıt.:ÖĞÜR:AKRAN

Yaşlanmak. :FARIMAK

Yaşmak.:BÜRGÜ

Yat limanı. : MARİNA

Yatak doldurmaya yarayan yün,pamuk,kıtık gibi şeyler.:İÇİRİK

Yatar koltuk.:PULMAN

Yatay güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTA

Yatay güneş saati. :   BASİTE

Yatay güneş saati.:BASİTE

Yatay. :   UFKİ

Yatırılmış sermayenin,bir kuruluşun veya bir yatırım konusunun gelir sağlayabilme olanağı,verimlilik.: RANTABİLİTE

Yatırım,mevduat.: PLASMAN

Yatıştırıcı.: MÜSEKKİN

Yatsı namazından sonra kılınan üç rekat namaz. :  VİTİR

Yavan,tatsız.:ZIRTLAK

Yavaş,ağır anlamında kullanılan müzik terimi. : ADAGİO

Yavru.:BALA

Yavşan otu da denilen mavi ve beyaz renkte çiçekler açan bir bitki. :   VERONİKA

Yay çizer. :  PERGEL

Yay.:ZEMBEREK

Yaya kaldırımı. :  TROTUAR

Yaygın medya kuruluşlarına giremeyen veya girmek istemeyenlerin çıkardığı dergilere verilen ad.: FANZİN

Yayılma. :   TAAMMÜM

Yayımlayan. : TABİ

Yayla çiçeği. : AMBERİYE

Yayla evi  : KOM

Yayla veya bahçe kulübesi,/ küçük köy. :   TOL

Yayla. : PLATO

Yaylı at arabası. : BRİK

Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe,iğne vs.: KLİPS

Yaylı kerevet. : SOMYA

Yayvan sepet. : SELE

Yaz aylarında giyilen bol ve geniş dikimli astarsız hafif ceket.: KANADİYEN

Yaz mevsimi.: TABİSTAN

Yaz mevsimi.: TABİSTAN

Yazarı bilinmeyen,anonim. :   LAEDRİ

Yazı bilgisi.  :  GRAFOLOJİ

Yazı ile bildirme. : İŞAR

Yazı ve müzikte alışma ve öğrenmek için yapılan çalışma,el çalışması.: MEŞK

Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi,uzun ve tumturaklı konuşma.:TİRAD

Yazı veya resim başlığı.:ANTET

Yazı yazan,bir yazıyı kaleme alan kimse.:REDAKTÖR

Yazı yazma,kaleme alma.:REDAKSİYON

Yazıcı uç adı verilen ve gölgesi düzlemsel bir yüzeye düşen basit bir çubuktan oluşmuş ilkel güneş saati.:GNOMON

Yazılı kağıt. :  KETAL

Yazılmış bir metin üzerinde gereken düzeltmeleri yaparak yazıyı yayıma hazır duruma getirme.: REDAKSİYON

Yazılmış,yazılı. : MUHARRER

Yazım.:İMLA

Yazın güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.:ALAGÜN

Yazın,edebiyat. :  LİTERATÜR

Yazınsal.:EDEBİ

Yazıtbilim.:EPİGRAFİ

Yazlık davar ağılı:  ÇALAMAR

Yazma yitimi.: AGRAFİ

Yazma yitimi.Ellerde ve parmaklarda hiçbir sakatlık olmamasına rağmen ruhsal nedenlerle yazma yetisini yitirme. : AGRAFİ

Yedek.: REDİF

Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. : AKALEM  

Yelken açma komutu. : AMORA

Yelken bağı.:CAMADAN

Yelken devrinde muhabere ve irtibat hizmetlerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi.  :   AVİZO

Yelken gemilerine mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni. :   GİZ

Yelken indirme.(Fora karşıtı).  :  MAYNA

Yelkenin ucunda ip geçirmek üzere yapılmış göz.:MATA

Yelkenlere açılan deliklere ve halat ilmiklerine geçirilen metal halka. :   RADANSA

Yelkenleri germe veya gevşetme işlemi : TİRAMOLA

Yelkenlerin iç yanları. : ALABANDA

Yelkenlerin indirilmesi için verilen komut.: AMORA

Yelkenli  gemilerde  yelken  açmak  için  kullanılan, yatay  bağlanmış, uçları  ince  göndere verilen ad. :  SEREN

Yelkenli bir tekne.  :  KEÇ

Yelkenli gemilerde arka direk.: MİZANA

Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını  ana direğe bağlayan kısa çarmıklar. : RİLİ

Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan  kısa çarmıklar.:RİLİ

Yelkenli gemilerde gabyarların direklere çıkması için verilen komut.: ARİVA

Yelkenli gemilerde iki direk arasına gerilen üçgen yelken. : VELENA

Yelkenli gemilerde pruva direğinin en altta bulunan ana sereni ve bu serene bağlanan yelken.:TRİNKETA

Yelkenli gemilerde serenlerle donanımlarının bakımıyla görevli tayfa.: GABYAR

Yelkenli ve kürekli eski bir gemi türü.:ÇEKTİRİ

Yelkenli yük teknesi. :    SALAPURYA

Yellenme. :   ZARTA

Yelve.  :  FLURYA

Yelyutan’da denilen bir kuş.: SAĞAN

Yemek altı. :   ORDÖVR

Yemek bilgisi. :  GASTRONOMİ

Yemek listesi. :   MÖNÜ

Yemek pişirmek için kullanılan ızgaralı,ayaklı taşınabilir ocak.:  MALTIZ  
                       

Yemek. :  AŞ:TAAM

Yemeklere,çorbalara ve salatalara mayhoş bir tat vermesi için katılan ve narın kaynatılması ile elde edilen bir çeşit pekmez.:NAR EKŞİSİ

Yemekten önce,genellikle tuzlu çerezle alınan,çoğunlukla damıtık alkollü içki.:APERİTİF

Yemen ve Etiyopya’da yetişen,yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaç.:KAT

Yemin. : ANT : KASEM : İLA

Yemiş.:BAR

Yengeç. :   SERETAN

Yeni çıkmaya başlamış ekin. :  FİREZ

Yeni doğmuş çocuk. : NEVZAT

Yeni ve parlak.: ÇİL

Yeni Zelanda plakası. :   NZ

Yeni Zelanda’da yaşadığı bilinen soyu tükenmiş bazı uçamayan kuş türlerinin ortak adı.:MOA

Yeni Zelanda’nın nemli ormanlarında yaşayan,yeşilimsi papağan.: KAKAPO

Yeni Zelanda’nın yerli halkı.:MAORİ

Yeni,çok yeni olan şey.:NEVİN

Yeni.:CEDİT

Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selam törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay.:ODABAŞI

Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı.:CİVELEK

Yeniçerilere verilen üç aylık ücret.: ULUFE

Yeniçerilerin kayıtlı olduğu defter.: ESAME

Yeniden canlandırma,diriltme. :   İHYA

Yeniden geri alım vaadiyle satış anlaşması.:REPO

Yer bilimi.:JEOLOJİ
Yer değiştiren maldan alınan vergi.Osmanlılarda gümrük vergisi. :  BAÇ

Yer eksenli yörünge üzerine,deneme uyduları yerleştirmek amacıyla geliştirilmiş Avrupa uzay füzesi.:ARİANE

Yer fıstığı. :  ARAŞİT: KİKİRİK

Yer jimnastiğinde,vücudun yatış pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi.: KİPE

Yer kabuğunun maddesi.  :  KAYAÇ

Yer kırığı,fay. :  ESİK

Yer mantarı,domalan. :  KEME

Yer mantarı,keme. :  DOMALAN

Yer mantarı.: KEME

Yer ölçmeye yarar düğümlü ip.:GEZ

Yer ölçümünde uzaklık saptama,hizalama işlemlerinde kullanılan beyaz ve kırmızı şeritler halinde boyanmış ağaç veya metal çubuk. : JALON

Yer sarsıntılarının oluş kökenini,deprem işleyişini,boyutunu,etkilerini ve alt yapısını  araştıran jeofiziğin bir alt kolu. :   SİSMOLOJİ

Yer yuvarlağının yıl içinde Güneşe en uzak olduğu nokta. : AFEL

Yer. :  MAHAL

Yerbilimde tekne.: İNEÇ

Yerdeki çamuru kazımak için bir değneğin ucuna geçirilen yassı demir.:CEMEK

Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka. :  KÖREŞE

Yerden sıçrayan çamur. : ZİFOS

Yere çakılan kısa ve kalın kazık.:ÇAKAK

Yergi ile ilgili.: SATİRİK

Yergi,mizah. : SATİR

Yerin iç yapısı ile yerin sarsıntı ve yük altında dinamik davranışını araştıran bilim dalına verilen ad.  :   JEOFİZİK

Yerin üst yapısı ve yerin geçirdiği evrimleri ve değişimleri inceleyen bilim dalı.  :  JEOLOJİ

Yerinde bırakma. :   İPKA

Yerinde duramayan kimse,yönlendirme. : AJİTE

Yerine koyma.: TELAFİ

Yerleştirme. :  TABİYE

Yerme. :  KOV

Yeryüzünde yalnız Birecik’te Fırat vadisini çeviren kayalarda yaşayan uzun gagalı bir kuş.:KELAYNAK

Yeşil abanoz. :  İPE

Yeşil abanozun öteki adı.:AKAMPSİS

Yeşil ırmağın bir kolu. :  TERSAKAN

Yeşil ırmak’ın antik dönemlerdeki adı. :  İRİS

Yeşil ve pembe dalgalı sedef.:ARUSEK

Yeşile çalan toprak rengi. :HAKİ

Yeşilırmak    deltasının   kuzeydoğu   kesiminde,  yüzlerce   kuş   türünü   barındıran   küçük  göl.  :  SİMENLİK

Yeşille lacivert arası renk.: ÖRDEKBAŞI

Yeter sayı. :  NİSAP

Yeterli etkinliği olmayan,bir süre için,geçici.: PALYATİF

Yeterlilik belgesi.  :BRÖVE

Yeterlilik.  :  KİFAYET

Yetimhane.:DARÜLFÜNUN

Yetimler okulu.:DARÜŞŞAFAKA

Yetişmemiş karpuz.: ŞALAK

Yetkili. : MEZUN

Yetkin,olgun.  :   KAMİL

Yıl aşırı,iki yılda bir.:BİENAL

Yılanbalığıgillerden,Avrupa kıyılarında yaşayan,eti lezzetli büyük bir balık.:MAGRİ

Yılanbalığına benzer,eti lezzetli bir balık. :  KUFA

Yılanbalığına benzer,yırtıcı,eti beyaz,göğüs yüzgeci olmayan deniz balığı. :   MURANA

Yılancık da denilen,el,ayak ve yüzde kızartı ve şişmelerle kendini gösteren hastalık.:ALAZLAMA

Yılankavi. : HELEZONİK

Yıldırım. : SAİKA

Yıldız çiçeği. : DALYA

Yıldız falcılığı.:ASTROLOJİ

Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet. :   OKTANT

Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet.:OKTANT

Yırtıcı bir kuş. :  BALABAN

Yırtıcı kuşlardan bir doğan çeşidi.:ÇAKIRDOĞAN

Yırtık,yarık.:ÇAK

Yısa veya laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. : AGANTA

Yiğit,cesur,bahadır.:KELEŞ

Yiğit.:CİVANMERT

Yiğitlik,kahramanlık.:CELADET

Yiğitlik,yararlılık.:BESALET

Yirminci asır başlarında ev içi sahneleri canlandıran ve ev yaşamını konu alan resim tarzına verilen ad. : ENTİMİZM

Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. : ARİFANE

Yiyecek,içecek şey.: AZIK

Yiyecek,içecek,özellikle ekmek : NİMET

Yiyecek. Azık. : NEVALE

Yiyecekleri dondurarak saklayan buzdolabı.:DİPFRİZ

Yiyecekleri önce una ve yumurtaya,sonra istenirse galeta ununa bulayıp kızartmak.:PANE

Yiyen,yiyici kimseler. : AKİLE  

Yiyicilik,rüşvet alma.  :   İRTİKAP

Yoga felsefesini uygulayan derviş.:YOGİ

Yoğrularak yuvarlanmış topak edilmiş bulgur. : TAPAŞ

Yoğun. : KESİF

Yoğunlaç.  :  KONDANSATÖR

Yoğunluğu   çok  düşük  cam, vernik, kauçuk  veya  köpük  görünüşünde  lastiğe  benzeyen madde.: POLİÜRETAN

Yoğunluk ölçer. :  DANSİMETRE

Yoğurt,pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek,sulandırmak. :   ÖZEMEK

Yoğurtlu yumurta yemeği.:ÇILBIR

Yok etme,kökünü kurutma.  :   ERADİKASYON

Yok olma,yok edilme.:ZEVAL

Yoksul,çıplak,saf,saf ırk.: ARİ

Yol bakımı ve kontrolü için demir yollarında kullanılan küçük araba.:  DREZİN

Yol çukuru.:KASİS

Yol kontrol ve bakımı için demiryollarında kullanılan küçük araba.: DREZİN

Yol üzerinde oluşmuş çukur.:KASİS

Yol ve tarla kenarlarında yetişen otsu bir bitki.: DEVEDİKENİ

Yol,yapı v.s. yapımında kullanılacak çakılları,taşları kırıp ufalamaya yarayan makine.:KONKASÖR

Yol. : RAH :TARİK

Yolcu.:SAFİR

Yolculukta veya askerlikte kullanılan,boyuna veya bele asılı olarak taşınan,genellikle aba veya deri kaplı,metal su kabı.:MATARA

Yollarda,toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir.:LOĞ

Yonga.: TALAŞ

Yontulmuş yapı taşı.  :   BİÇME

Yorgun,bitkin.:BİTAP

Yorumlama. :   ŞERH

Yosma.:KOKET

Yosun sapçığı. :   SETA

Yoz beğeni. :KİÇ : KİTCH

Yozgat ilinde ortaya çıkarılan ve Anadolu’nun tam bir kronolojisini göstermesi bakımından büyük önem taşıyan höyük. :  ALİŞAR

Yozgat ilinde ünlü bir höyük.:ALİŞAR

Yön,taraf.:CİHET

Yönetici. : ZİMAMDAR

Yönetmelik.: TALİMATNAME

Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri.:APSİS

Yöntem bilim. :  METODOLOJİ

Yöntem,yol,usul.:RACON

Yudum.:CURA

Yugoslav ulusal dansı. : KOLO

Yumurta biçiminde olan,oval,beyzi.: SÖBE

Yumurta biçimli ve sekiz delikli bir flüt. : OKARİNA

Yumurta hücresinin embriyon oluşurken gelişerek aldığı ilk biçim,blastula.: MORULA

Yumurta sarısı,zeytinyağı ve limonla yapılan bir tür koyu soğuk salça.:MAYONEZ

Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı.:REVANİ

Yumurta verimi çok,genellikle beyaz tüylü bir tavuk ırkı.:LEGORN

Yumurta,süt ve un ile hazırlanan tatlı veya tuzlu hamur.:KREP

Yumurta,şeker ve un ile yapılan,yumuşak pasta.:PANDİSPANYA

Yumurtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kıyısında bulunan ve zamanla kaybolan sarı renk.:KEF

Yumurtadan yeni çıkmış ve henüz ayakları oluşmamış yavru kurbağa. : İRİBAŞ

Yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan zararlı bir böcek. :   SÜNE

Yumurtayı kabuksuz olarak kaynar suyun içerisinde pişirmek.:POŞE

Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac.:TENEKE

Yumuşak deri./ Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan eşya. :  GLASE

Yumuşak huylu.:HALİM

Yumuşak keçe. :  FÖTR

Yumuşak ve gümüş rengi postu için avlanan kemirici bir hayvan. :   ÇİNÇİLYA

Yumuşak ve hafif ,odunu doğramacılıkta kullanılan bir Afrika ağacı.: EKABA

Yumuşak ve hafif bir ipekli kumaş. :   SÜRA

Yumuşak yer. : NAÇE

Yumuşak:. NAİM

Yumuşama. :  DETANT

Yunan abecesinde bir harf.: TETA: ERA: GAMA: ALFA: DELTA  : EPSİLON: BETA

Yunan barış tanrıçası. : EİRENE

Yunan dansı. : SİRTAKİ

Yunan felsefe okulu.  :  ELEA

Yunan mimarlığının üç biçeminden biri.  :   İON

Yunan mitolojisinde Afrodit’in gözdesi olan genç delikanlı.:ADONİS

Yunan mitolojisinde altın postu aramaya çıkan Argo gemisinin kaptanı.:İASON

Yunan mitolojisinde çok hızlı koşmasıyla tanınmış avcı kız.:ATALANTE

Yunan mitolojisinde Dionysos’un ceviz ağacına dönüştürdüğü Lakonia’lı genç kız.:KARYA

Yunan mitolojisinde doğa tanrıçası.: ARTEMİS

Yunan mitolojisinde doğa,vahşi hayvanlar,av,bereket,erdenlik ve doğurganlık tanrıçasına verilen ad. : ARTEMİS

Yunan mitolojisinde dokuz sanat perisinden biri. : ERATO

Yunan mitolojisinde düz olduğuna inanılan yer çevresinde akan ırmak.:OKEANOS

Yunan mitolojisinde evlilik ve kadın yaşamının tanrıçası. : HERA

Yunan mitolojisinde intikam tanrıçası. :   NEMESİS

Yunan mitolojisinde Odysseus’un eşi.:PENELOPE

Yunan mitolojisinde savaş tanrısı.:ARES

Yunan mitolojisinde şafak tanrıçası. : EOS

Yunan mitolojisinde toprak ve tarım tanrıçası. : DEMETER

Yunan mitolojisinde tutku tanrıçası: ATE

Yunan mitolojisinde Zeus’un habercisi olan tek kanatlı zafer tanrıçası. : NİKE

Yunan mitolojisinde,kuğu kılığına giren Zeus’la karşılaşması bir çok sanatçıya esin kaynağı olmuş ünlü kadın.: LEDA

Yunan rakısı.: UZO

Yunan ulusal dansı. : ROMAİKA

Yunanistan’ın plakası. :   GR

Yunanlı tarihçi Ksenophon’un  Onbinlerin Dönüşü adıyla da bilinen ünlü eseri.:ANABASİS

Yunus balığının iri bir türü. : FALYANOS

Yunus balıklarının yetiştirildiği ve seyircilere gösteri yaptırıldığı deniz suyuyla doldurulmuş havuz. : DELFİNARYUM

Yurdumuzda da yaşayan bir tür yaban ördeği.: MEZGELDEK

Yurdumuzda da yaşayan ötücü bir kuş. :   ÇÜTRE

Yurdumuzda kurulmuş 21 Köy Enstitüsünden biri.:SAVAŞTEPE:KEPİRTEPE.:AKSU:CİLAVUZ

Yurdumuzda yetişen meşe türlerinin uzunca,fındığa benzeyen,sert ve pürüzlü,bir yüksük içinde bulunan,tanen bakımından zengin meyvesi.: PALAMUT

Yurdumuzda yetişen sofralık bir üzüm cinsi.  :  HÖNÜSÜ

Yurdumuzda yetişen ve palaz’da denilen bir fındık cinsi. : AGRAP

Yurdumuzun bir çok yöresinde yaşayan küçük bir kuş: ALAMECEK

Yurdumuzun hemen her bölgesinde yaşayan ötücü bir kuş. : ÇIVGIN

Yurdumuzun orman alanlarında da yaşayan bir kuş.:TIRMAŞIK

Yurdumuzun sulak alanlarında kışlayan,küçük bedenli bir ördek cinsi. : SÜTLABİ

Yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan yabani ördek cinsi.:YEŞİLBAŞ

Yurdumuzun sularında yaşayan ördeğe benzer bir kuş. :  KİRİK

Yurt,baba ocağı gibi sevilen şeylerden ayrılmış olan,uzak kalmış olan.: CÜDA

Yurt,sıla özlemi.:DAÜSSILA

Yurtseverlik. : HAMİYET

Yutak yangısı. : FARENJİT

Yuva.: LANE

Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka. : MELON

Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka.:MELON

Yuvarlak ve yassı biçimli nesne,ağırsak.: KURS

Yuvarlak,yassı ve sipersiz başlık.: BERE

Yuvarsı kemer. :  DOM

Yüce,kudretli  :  . BAYAR

Yüce,kudretli.:BAYAR

Yüce,yüksek. : ALİ

Yücelik,yükseklik. , :   ULVİYYET

Yük asansörü.: ELEVATÖR

Yük treni. : MARŞANDİZ

Yüklük,yatak yorgan konulan yer. :   MUSANDRA

Yüksek  ve  alçaktan  mermi  atabilen  top  ve  havanların  bazı  özellilerine  sahip  kısa namlulu top. :OBÜS

Yüksek basınçlı atmosfer kütlesi.:ANTİSİKLON

Yüksek bir makama sunulan mektup yada dilekçe. :   ARİZA

Yüksek dereceli devlet görevlileri ile elçilerin oturması için ayrılan konut.:REZİDANS

Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo,çanak,çömlek gibi nesne. :   SERAMİK

Yüksek kabartma gibi bir zemine bağlı veya alçak kabartma gibi yassılaştırılmış olmayan,üç boyutta da gelişmiş olan heykelcilik yapıtı.:TAMOYMA

Yüksek makamlardaki devlet adamları.:RİCAL

Yüksek sesle inleme. : RENANET

Yüksek sesle yapılan çağrı,duyuru.,tellalla duyurma: CAR

Yüksek sosyete yaşamını seven.:MONDEN

Yüksek tepe,dağ.: KEPEZ

Yüksek,yüce.:BÜLENT

Yükseklik korkusu. : AKROFOBİ

Yükseklik.  :  İRTİFA:  KOT

Yükselme,yücelme. : TEALİ

Yükselteç.:AMPLİFİKATÖR

Yükselti.: RAKIM

Yükümlülük.:VECİBE

Yün eğirme aracı.:KİRMEN

Yün eğirmekte kullanılan çıkrığın adı.Pamuk ipliğini saran el çıkrığı. : ALAMİT

Yün kumaşların havlarına kıvırcık görünüm  kazandırmak için yapılan uygulama: RATİNAJ

Yün veya pamuk gibi maddeleri tokmak ile kabartan kimse.  :  HALLAÇ

Yünden dokunmuş yaygı,kilim. :SİLİ

Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş. : ABA

Yünlü yada pamuklu bir dokuma. : ABADAN

Yünsü tüylü bir av köpeği cinsi.:BARBE

Yürek atışı.  :   DARABAN

Yürek darlığı.,aşırı sıkıntı,kaygı,bunaltı. : ANKSİYETE

Yürek paralayan,tüyler ürpertici.:CANHIRAŞ

Yürüme korkusu.: BASİFOBİ

Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum : STATÜKO

Yürütme.:İCRA

Yürüyen merdiven. : ESKALATÖR

Yüz altı taşla oynanan bir oyun. : OKEY

Yüz güzelliği.:CEMAL

Yüz örtüsü. Peçe. :  NİKAP  : YAŞMAK : BÜRGÜ

Yüz,çehre,beniz.:BET

Yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir balık.: BARSAM

Yüzgeçlerinde zehirli dikenleri bulunan,eti beyaz ve lezzetli bir balık.:İSKORPİT

Yüzme havuzu.PİSİN

Yüzölçümü. : MESAHA

Yüzü çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan,aşırı çiçek bozuğu olan kimse.:ÇOPUR

Yüzü yay biçiminde bir çeşit keser.:AYDEMİR

Yüzün rengi,bet beniz. :   NEVİR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder