Sayfalar

14 Şubat 2011 Pazartesi

Bulmaca Sözlüğü K Harfi


Kaba ayakkabı.  :  KAZGAL

Kaba bir komedi türü.  :  FARS

Kaba dikiş.:LEKENDE

Kaba dokunmuş bir tür kalın yün kumaş :  ŞAYAK

Kaba saba kimse.: HIRBO

Kaba sofu. :   ZAHİT

Kaba ve çirkin,iğrenç.: GALİZ

Kaba,biçimsiz.:KUBAT

Kaba.:SAKİL

Kabadayı Rum delikanlısı. : PALİKARYA

Kabak kemaneye benzer bir Orta Asya çalgısı.: GİZEK

Kabak yapraklarını andıran geniş ve etli yaprakları olan bir kır bitkisi.:KABALAK

Kabakulak hastalığı.: YAZMA

Kabarıklık.:BOMBE

Kabartma biçimlerle ilgili baskı yöntemi.:TİPO.: TİPOGRAFİ

Kabartma. :  RÖLYEF

Kabartmalı pamuklu kumaş. :   PİKE

Kabe yakınında bulunan kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.:ZEMZEM

Kabe.:BEYTULLAH

Kabuğu ayıklanmamış pirinç. : ÇELTİK

Kabuğu ince,çekirdeği ufak,iri taneli bir tür beyaz üzüm.:ÇAVUŞ ÜZÜMÜ

Kabuğu kırmızı veya erguvani renkte olan ve tabaklamada kullanılan bir söğüt türü.:TAVULGA

Kabuğundan düğme ve süs eşyası yapılan deniz kabuklusu .:ABALON

Kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç.:KINAKINA

Kabuk. : KIŞIR

Kabuklu pirinç.:ÇELTİK

Kaburga altı.  :  DÖŞ

Kaburga ile kalça kemiği arasında kalan yer.:BÖĞÜR

Kaburga kemiği. :  EĞE

Kaç,ne kadar anlamında bir belirteç.:NİCE

Kaçak tütün.:AYINGA

Kadeh.: KESİ

Kadeh.:PEYMANE

Kader,alınyazısı. :  TECELLİ  : FATALİTE

Kadercilik.:FATALİZM

Kadın arkadaş. :  NEDİME

Kadın başörtüsü. :   YAŞMAK

Kadın giysilerinin etek ucu,kol gibi yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs.:VOLAN

Kadın hastalıklarını konu edinen tıp dalı,nisaiye. :   JİNEKOLOJİ

Kadın seslerinin en kalını ve sesi böyle olan sanatçı.: KONTRALTO

Kadın şapkalarına konulan ve yüzü örten ince tül.: VUALET

Kadın yeleği.:JİLE

Kadın. :  ZEN

Kadında cinsel isteğin hastalık derecesinde artması. :   UTEROMANİ

Kadında örtünme.:TESETTÜR

Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın. : NATIR  

Kadınlar,kızlar anlamında eski sözcük. :  İNAS

Kadınlarda doğurma yeteneğinin sona ermesi.:MENOPOZ

Kadınların özel gecelerde giydiği şık giysi veya tuvalet.: ABİYE

Kadınların sokağa çıkarken örtündükleri büyük ve dört köşe sınır.: CAR

Kadınların yüzlerine örttükleri peçe,yaşmak. :  LİSAM

Kadınların yüzlerine sürdükleri allık:. GAZE

Kadınların,cildi pürüzsüz göstermesi,renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı,yarı boyalı krem.: FONDÖTEN

Kadınsı davranışları olan erkek.:EFEMİNE

Kadırga balığı. :  BALİNA

Kadife.:VELUR

Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü. : HAV

Kafasının ön-art ekseni yan eksenine göre kısa olan kimse,kısakafalı.: BRAKİSEFAL

Kafatası kemikleşmeden önce kemiklerin birleşme yerlerinde bulunan kıkırdak bölüm.:BINGILDAK

Kafatasının art bölümünde ve beynin altında,hareket dengesi merkezi olan organ.:BEYİNCİK

Kafatasının içgüdü ve yeteneklerle olan ilgisini inceleyen bilim dalı. :   KRANİYOLOJİ

Kafes biçiminde bir tür el işi.:MUŞABAK

Kafkas çingenelerine verilen ad.: BOŞA

Kafkasya’da sarp bölgelere kurulan dağ köyü.: AUL

Kafkasya’da yaşayan Müslüman bir halk. : LEZGİLER

Kağıt cilası.Hattatların kağıt cilalamakta kullandıkları özel bir bileşim. :  AHAR

Kağıt parçası.:VARAKPARE

Kağıt,kumaş veya plastik madde gibi değişik maddelerden yapılan ve deri üzerine gelecek yüzüne etken madde sıvanmış olan sargı.:SPARADRAP

Kağnı ve arabalarda iki tekerleği birbirine bağlayan ağaç dingil.:MAZI

Kahırlar. : SATAVAT

Kahraman,güçlü kimse : BÖKE

Kahramanlık yada din konularında yazılıp bestelenmiş şiir :  KANTAT

Kahramanlık.:CELADET.:HAMASET

Kahve kreması.:MATE

Kahve tortusu. : TELVE

Kahveci tepsisi. : ASKI: FİNER

Kahverengiye çalan yeşil renkte olan.:KİMYONİ

Kahya.:KETHÜDA

Kakao,süt ve şekerden yapılan tatlı bir yiyecek türü.:ÇİKOLATA

Kaktüs. : ATLAS ÇİÇEĞİ

Kaktüsgillerden,yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki ve bu bitkinin kalın,dikenli kabuğu olan tatlı yemişi.:FRENKİNCİRİ

Kaktüslerde bulunan dikenli iğne.:SETULA

Kalabalık korkusu. : OKLOFOBİ : DEMOFOBİ

Kalabalık,yoğun insan topluluğu. :  MAŞER  :  MAHŞER

Kalay oksit katılarak donuklaştırılmış veya kemik tozu katılarak yarı donuk hale getirilmiş cama verilen ad.:OPALİN

Kalayın simgesi. : SN

Kalb  kasının kasılması. : SİSTOL

Kalbin atışlarını yavaşlatan,sindirim sistemini ve salgıları düzenleyen sinir sisteminin adı.:PARASEMPATİK

Kalbur ve elek üzerinde kalan iri taneler.:İRİNTİ

Kalça kemiği,bel kemiği. : OMA

Kaldıraç. : MANİVELA

Kaldırılmış. : MÜLGA

Kaldırma,giderme. : REF

Kale çukuru. :  MELE

Kale muhafızı.:DİZDAR

Kale,duvar,: BAR

Kalenderler.: RİNDAN

Kalıba dökme.  :   İSAĞA

Kalıcılık,ölmezlik: BEKA

Kalımlı.:PAYİDAR

Kalın bağırsak iltihabı :  KOLİT

Kalın biçilmiş uzun tahta. :  KALAS

Kalın bir değnek üzerine monte edilmiş dört telli ve sesi yankılayan iki asmakabağı olan gitar.:VİNA

Kalın gözleme.:BAZLAMA

Kalın kafalı,anlayışsız.  :  GABİYE

Kalın öğütülmüş buğday. :   İRMİK

Kalın sopa,değnek.:MATRAK

Kalın tüylü battaniye. : VELENSE

Kalın ve dar tahta. :  LATA

Kalın,kısa ve düzgün sopa.:LOBUT

Kalınca kabuklu,iri ve uzunca taneli bir tür üzüm.:RAZAKI

Kalınca ve açık saman renginde ipekten yapılan yarı mat bir kağıt türü. : ABADİ 

Kalıp çıkarma işi. :  MULAJ

Kalıplaşmış,basmakalıp.:KLİŞE

Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta. :   TART

Kalıtım bilimi.:GENETİK

Kalıtım,soya çekim. :  İRS : GEN

Kalıtımın maddi temeli olan ve kromozomları oluşturan madde. : DNA

Kaliforniya’da yetişen büyük bir orman ağacı.: SEKOYA

Kalite. : NİTELİK

Kalkan balığının yavrusu. : PARPA

Kalkerli ve jipsli kayaçlarda oluşan,huni yada çanak benzeri çöküntü.  : DOLİN

Kalori. :  ISIN

Kalp atışlarındaki düzensizlik ve eşitsizlik.:ARİTMİ

Kalp kası.: MİYOKART

Kalsiyum karbonat hamurundan yapılan bir tür renkli kalem.:PASTEL

Kalyon cinsinden küçük savaş gemisi.  :   BARÇA

Kamaralarla alt güverteyi aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere.  :  LOMBOZ

Kamboçya para birimi. : RİEL

Kamelya.:JAPON GÜLÜ

Kamış elek. :   TEPİR

Kamıştan yapılmış kulübe. :  HUĞ

Kampus. :  YERLEŞKE

Kamu görevlilerinin işlem ve davranışlarının yasalara uygun olup olmadığını araştırmaya ve uygunluğu sağlayıcı yolları önermeye yetkili denetçi.:OMBUDSMAN

Kamuflaj.:ALALAMA

Kan aktarımı. :   TRANSFÜZYON

Kan çökeltisi. : SEDİMANTASYON

Kan dinmezliği. : HEMOFİLİ

Kan grubunda sabit işaret.:RH

Kan hastalıkları bilimi. :  HEMATOLOJİ

Kan işeme. :  HEMATÜRİ

Kan kanseri:  . LÖSEMİ

Kan kardeşi.  :   KANKA

Kan korkusu.: HEMATOFOBİ

Kan kurutan.: ADAMOTU

Kan oturması nedeniyle deride oluşan kızarıklık.Deri döküntüsü. :  ERİTEM

Kan pıhtısı:. TROMBUS .:ALEKA

Kan ve lenf gibi vücut sıvılarında bulunan çekirdekli,yuvarlak hücre,lökosit.:AKYUVAR

Kan.:HUN

Kana kırmızı rengini veren çekirdeksiz,yuvarlak,küçük hücre.:ALYUVAR

Kanama. :  NEZİF

Kanarya sevenler derneği.: SERİNOFİL

Kanatları küt olduğu için uçamayan,bacakları güçlü,Yeni Zelanda’da yaşayan bir kuş.:KİVİ.:APTERİKS

Kanaviçe veya telleri sayılabilecek türde kumaş üzerine renkli iplikle yapılan özel bir işleme.:GOBLEN

Kanaviçe,el işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi. :  KANAVA

Kanda alyuvar sayısının azalmasından ileri gelen,genellikle genç kızlarda görülen kansızlık.:KLOROZ

Kanda asalak bulunması. : PARAZİTEMİ

Kanda hastalık yapan bir bakteri bulunmasından ileri gelen her türlü hastalık.:SEPTİSEMİ

Kanda,lenfte,safrada v.s.’de bulunan bir protein türü.:GAMAGLOBÜLİN

Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı.  :  HEMATİ

Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı.: HEMATİ

Kanıtlanabilen bilimsel önerme. :   TEOREM

Kansızlık. : ANEMİ

Kantoda doğu giysileriyle yapılan dansın adı. :  ARABİS

Kanun,santur gibi yatırılarak çalınan sazların ortak adı. :   YATUK

Kanuna benzeyen bir çalgı.: SANTUR

Kanuni Sultan Süleyman’ın şiirlerinde kullandığı mahlas.:MUHİBBİ

Kanyon.:KAPIZ

Kapadokya bölgesinde bir ilk çağ kenti. : ANİSA  

Kapalı formülleri aynı,açık formülleri farklı olan maddelerin başka başka özellikler göstermesi olayı.:İZOMERİ

Kapalı jimnastik ayakkabısı. :  KES

Kapı kolunun altına monte edilen metal parça.:ROZET

Kapı mandalı. : TIRKAZ

Kapı ve pencerelerin üst eşiği.  :  LENTO

Kapı ve pencerelerin üstüne atılan ağaç,taş veya beton destek.:ATKI

Kapı veya dolap kanatlarının kenarına çakılan çıta.: BİNİ

Kapı yada pencere gibi açıklıkların üzerine konulan ağaç,taş veya beton kiriş,lento.:BOYUNDURUK

Kapı,geçit,boğaz,:BAB:  DER

Kapıcı.:BEVVAP

Kaplama olmayan.:SOM

Kaplama yada doldurma olmayan.  :  MASİF

Kaplıca,ılıca.: ÇERMİK

Kaplumbağa kabuğu.:BAĞA

Kapsam. : ŞÜMUL

Kapsama,içerme,içine alma. :   TAZAMMUN  :   TEŞMİL

Kapsız yorgan. : MİTİL

Kaptanın ve  tayfaların,   gemi  sahibine   yada   sigorta   ortaklığına  bilerek   verdikleri   zarar:  BARATARYA

Kar ayaklığı./Tokaçlı kar ayakkabısı. :  LEKEN

Kara ordusu. : NİZAMİYE

Kara yemiş ağacı. Süs bitkisi olarak bahçelerde yetiştirilen küçük bir ağaç. :   TAFLAN

Kara yumuşakçası. : ENA

Karaağaçgillerden buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç türü.:ÇİTLEMBİK

Karabulut.:NİMBÜS

Karaciğerinden balık yağı çıkarılan bir balık. :   MORİNA

Karadeniz yöresinde haşlanmış mısıra verilen ad.: KOLİVA

Karadeniz yöresinde kadınların kullandığı iki renk üzerine çubuklu pamuklu peştamal.:FUTA

Karadeniz’de kereste taşımakta kullanılan bir tür küçük mavna.:İNEBOLU KÜTÜĞÜ

Karagöz balığına benzer bir Akdeniz balığı. :  ÇİPURA

Karagöz oynatan kimse.:HAYALİ

Karagöz oyununda Ermeni tipi.:HAY

Karagöz oyununda kullanılan tiz sesli kamış düdük.: NAREKE

Karagöz’ün başlığı. :  IŞKIRLAK

Karagözdeki kambur ve cüce tip.  :   BEBERUHİ

Karahindiba’nın sebze olarak yenen yaprakları. : RADİKA

Karakalem resimde çizgiyi yada pastel boyasını yaymak için kullanılan kendi üzerine sarılmış kağıt  veya deri.:ESTOMP

Karakter çözümlemesi veya geleceği önceden bilmek amacıyla sayıların kullanılması.:NÜMEROLOJİ

Karakter,huy,yaratılış. : SECİYE

Karakul kuzusunun kıvırcık ve parlak postu.:ASTRAGAN

Karakul kuzusunun postu.  : ASTRAGAN

Karaları  çevreleyen  ve  karalardan  sayılan,  200  metre  derinliğe  kadar  olan  sığ  deniz dipleri. :  ŞELF

Karaman’da Yörükler tarafından dokunan bir cins halı.:TÜLÜ

Karaman’ın Taşkale beldesinde,dik bir kaya kütlesine kat kat odacıklar biçiminde oyulmuş mağaralara verilen ad.:MANAZAN

Karamsarlık.:PESİMİZM

Karanlık. :   ZİFİR

Karar veremeyen,mütereddit.: DURUKSUN

Kararsız. : MÜTEREDDİT

Karasevda. : MELANKOLİ

Karayla toprakla ilgili. : BERRİ

Karbon ,fosfor gibi maddelerin,fiziksel bakımdan ayrı özellikler gösterebilmesi durumu.:ALOTROPİ

Karbonatlı kum taşı. : MOLAS

Kare : DÖRDÜL.

Kargabükenden çıkarılan etkili bir zehir.:STRİKNİN

Kargagillerden,karnı beyaz,kanatları ve kuyruğu kül rengi diğer yerleri parlak,kara uzun kuyruklu kuş.: SAKSAĞAN

Karı kocanın baba ve analarının her biri.:DÜNÜR

Karın üstü kaslarının veya boğazın kasılmasına yol açan,paniğe kapılma şeklinde görülen ruhsal ve fiziksel rahatsızlık.: ANGUAZ

Karın zarı iltihabı. :   PERİTONİT

Karın zarı. : PERİTON

Karınca yiyen hayvan. :  TAPİR : NUMBAT

Karınca yuvası.: KÖRE

Karınca. : MUK

Karından bacaklı bir yumuşakça cinsi. :   RAPANA

Karışık durum.:CURCUNA

Karışık iş. :ÇAPARIZ

Karışık renkli,birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. : ALACA

Karma,karışık. : MUHTELİT

Karmaşık sorunların çözümünde ve incelemesinde bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanması.: YÖNEYLEM

Karmaşık.:KOMPLEKS

Karnı şiş,altı düz su kabı. :   FIÇI

Karnın açılması. :  LAPARATOMİ

Kars yöresi halk oyunu. :ATABARI

Kars yöresinde oynanan bir halk oyunu.:TEREKEME

Kars yöresine özgü bir halk oyunu. :  ASKERANİ

Kars,Ardahan ve Iğdır yörelerinde yetiştirilen beyaz yünlü koyun cinsi.:TUJ

Kars,Erzurum ve Ağrı yöresine özgü türkülü bir halk oyunu. : ENZELİ

Karşı koyan , karşı çıkan:. MUARIZ

Karşılıklı alıp verme. : TEATİ

Karşılıklı yer değiştirme.  :  BECAYİŞ

Karşısındakine vurmak için özel olarak açılmış deliklerine parmakların geçirilmesi ile kullanılan demir parçası.:MUŞTA

Karşıtlık. : TEZAT

Kartal,atmaca gibi yırtıcı kuşlara verilen ad.:ÇALAĞAN

Kartalgillerden,leşle beslenen bir kuş.:KERKENEZ

Kas faaliyeti. : KİNEZİ

Kas yapılı ur. : MİYOM

Kasap.:CEZZAR

Kasaplık hayvanların sırtında,dikensi çıkıntı boyunca iki yandaki et.:FİLETO

Kasaplık hayvanların timüs ve pankreas bezlerine verilen ad.: UYKULUK

Kasatura,bıçak gibi kesici silahların uzun ve keskin bölümü.: NAMLU

Kasık biti.  :  KIRKAYAK

Kasık.,: ANE

Kasım patına benzer bir çiçek. : PAT

Kasımpatına verilen bir başka ad.: KRİZANTEM

Kasların kasılmasını giderici,hekimlikte kullanılan bitki. : TATULA

Kasların,özellikle diz kaslarının iradesiz kasılması.: SPAZM

Kasnağa gerilmiş kumaşa iğne veya tığla yapılan bir tür nakış. : SÜZENİ

Kastamonu’nun Abana ilçesinde bir iskele.:İLİŞİ

Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde ünlü bir kanyon.:VALLA

Kaş boyası. : MASKARA

Kaş kemerinin altına sıkıştırılarak kullanılan gözlük camı. :   MONOKL

Kaşındırıcı bir deri hastalığı.: UYUZ

Kat kat ayrılabilen şeylerde kat.:YABRAK

Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıvrımı.: OS

Kat,makam. : ORUN

Katalog. :  FİHRİST

Katar’ın başkenti.: DOHA

Kategori,zümre.:ULAM

Katılaşmakta olan bir sıvıda cisimler kristalleştikten sonra arta kalan çökelti. :ANASU

Katışıksız,saf. yalın. :  MAHZ:   RAİK

Katışıksız.:HALİS

Katip. :   YAZMAN

Katmanlarında iç içe daireler bulunan billurlu bir kalker türü.:SİPOLİN

Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur ve alçak bölümü. :  İNEÇ

Katolik Arnavutlar.  :   MALİSOR

Katolik din adamı.:PİSKOPOS

Katolik kilisesinde bağış karşılığında günahlardan kurtulma.:ENDÜLJANS

Katolik Kilisesinin başkanı.: PAPA

Katoliklerde   ölüler  için  yapılan  dua, bu  duaya  özgü  müzik .Ölünün  hatırasına  yapılan tören. :  REQUİEM

Katoliklerde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın. : SÖR

Katotta toplanmış iyon.  :  KATYON

Katranla kıldan yapılan ve kalafat işlerinde kullanılan bir tür macun.:BİLAR

Kauçuklu yağmurluk.  :  GAMSELE

Kavalılar’a mensup Mısır valilerine babadan oğula geçmek üzere 1867’de verilen resmi unvan.: HİDİV

Kavim. : BUDUN

Kavisli,kısa,uç bölümü geniş,kabzasına doğru daralan bir tür kılıç.: PALA

Kavram Kavram. : MEFHUM : NOSYON

Kavşak.: ÇATAK

Kavşak.İki yolun birleştiği yer. : ÇAT

Kavun  ve  ahududu  karışımı  bir  tada  sahip  olan, C vitaminince  zengin  tropikal  meyveye verilen ad. :PEPİNO

Kavun,karpuz,kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.:KÖKEN

Kaya balığı. :   TOKMAKBAŞ

Kaya hanisi. :  LAGOS

Kaya lifi.Taş pamuğu.  :   ASBEST

Kaya ve ağaç kovuklarında su birikintisi. : KAK

Kayabalığının bir çeşidi. :  AZMANKAYA

Kayaç. :  LİPARİT

Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan kireç taşı ve dolomit bölgesi.:KARST

Kayak. : SKİ

Kayalık kıyılarda , sığ sularda yaşayan 25-35 cm uzunluğunda kırmızı benekli,mavi veya yeşil bir balık. : LAPİNA

Kaygı,üzüntü.: STRES

Kaygusuz Abdal’ın kimi şiirlerinde kullandığı mahlası. :  SARAYİ

Kayı boyuna bağlı olan ve Anadolu’nun çeşitli yörelerinde yaşayan büyük bir aşiret.:KARAKEÇİLİ

Kayık,mavna,küçük gemilerin kıyıda çekildiği yer.:ÇEKEK

Kayıngillerden bir orman ağacı.:KESTANE

Kayısı,zerdali gibi meyvelerin  kurusu. : ÇİR

Kaymakam  :  İLÇEBAY

Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı. : LİR

Kaynak,pınar.:BULAK

Kaynaklar,kaynakça.:BİBLİYOGRAFYA

Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği.: MAMALİGA

Kaz dağının mitolojideki adı. : İDA

Kaz dağlarında  yaşayan yarı göçebe çobanların meskeni olan kollektif yapı. :  İGERM

Kaza ile, rastgele.: EZKAZA

Kaza yada başka bir olayı karadakilere bildirmek için gemilerden denize salınan,içinde mektup olan şişe.:POTKAL

Kazak reisi. :  ATAMAN

Kazak Türklerinin soyundan geldiklerine inandıkları,efsanevi Türk hakanı ve kahramanı.:ALAŞAHAN

Kazak_- Kırgız Türklerinin saz şairleri. : AKIN

Kazakistan’ın başkenti. :  ASTANA

Kazakistan’ın para birimi. :  TENGE

Kazanma,edinme,iş. : KİSB

Kazı.:HAFRİYAT

Kazları semirtmek için verilen mısır hamuru.:EVELEM

Kebaplık demir şiş.:SİH

Keçi kılından hayvan çulu,yem torbası gibi şeyler dokuyan kimse.: MUTAF

Keçi kılından yapılmış kumaş.  :  KEÇE

Keçi yavrusu  : OĞLAK

Keçi yolu,patika,yolak.: İZLEK

Kediden aşırı derecede korkma.: AİLUROFOBİ

Kedigillerden,çakala benzer bir hayvan.: KARAKULAK

Kedigillerden,kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan.:VAŞAK

Kefal balığına verilen bir başka ad.:TOPAN

Kefal türünden bir balık. : PAÇOZ

Kehribara verilen ad. :   SAMANKAPAN

Kekelemek yada söyleyiş hatası yapmaktan çekinerek konuşmaktan korkma. :  LALOFOBİ

Kekeme. : REKİK : KEKEÇ

Kelimesi kelimesine,hiç değiştirmeden,aynen.: MOTAMOT

Keman gibi omuza dayanarak çalınan yaylı çalgı. : REBEK

Keman yayı. :  KEMANE : ARŞE

Kemanla viyolonsel arası büyük keman,viyola. :  ALTO

Kement. :  LASO

Kemik bilye. : AKAT

Kemik veremi. : AKARCA

Kemiklerin toparlak ucu,: OM

Kemikli  balıklardan,  uzunluğu 40 cm kadar olan, sırtı pürtüklü,esmer renkli,yassı bir tür balık :PİSİ BALIĞI

Kemikli balıklardan,15-25 cm uzunluğunda,sırtı zeytuni bir tatlı su balığı. : PLATİNA

Kenar süsü.Mendil ve peçetelerde kenara yapılan işleme. : SU

Kenarları kagir,üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar.: LAHİT

Kendi biten,kendi kendine yetişen bitki.:HÜDAYİNABİT

Kendi kendini tatmin. :  ONANİZM

Kendi türünün en iyi konuşanı sayılan ve Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan bir papağan.  :   JAKO

Kendine çekmek,ilgi toplamak.:CELBETMEK

Kendini becerikli,usta gösteren kimse.:OLÇUM

Kendini beğenmiş. : KAKAVAN

Kendir dokuma. :  KETEN

Kendir tohumu : ÇEDENE

Kendirgillerden, sapındaki  liflerden  halat, ip, çuval  gibi  kaba  örgüler  yapılan  bitkiye verilen ad.  :  KENEVİR

Kendisine bir çocuğun eğitim ve bakımı verilmiş olan kadın. : MÜREBBİYE

Kendisinin sebep olmadığı bir zararı ödeme.:CEREME

Kene. : SAKIRGA

Kenevirden yapılmış kalın ip : HALAT

Kent civarı  yerleşim:  . BANLİYÖ

Kent dışında kurulmuş bir üniversitenin alanı ve yapıları. : YERLEŞKE

Kent soylu. :  BURJUVA

Kent veya kasabada dış mahalle. :   VAROŞ

Kerestesi makbul bir Afrika ağacı. : OKUME

Kerestesinden yararlanılan bir tropikal bölge ağacı. :   OBEŞE

Kerevet,divan.:SEDİR

Kertenkele derisi.: LEZAR

Keseli ayı.Amerika etçil memelisi.  :  KOALA

Kesenek. : İLTİZAM

Keser.: KERKİ

Kesilme,kesinti. :  İNKITA

Kesilmiş ağaç kökü. : OMACA

Kesimevi.,mezbaha. :  KANARA

Kesimi pantolona benzeyen bir tür şalvar.:ELİFİ

Kesin bilgi. :   YAKİN

Kesin bilgi.:YAKİN

Kesinlikle uyulması gereken Kuran ve Hadis  hükümleri.: NAS

Kesit. :  MAKTA

Kesme,kesip ayırma. : HAZA

Kestane rengi.:MARON

Keşişleme karşıtı rüzgar. :   KARAYEL

Keten dövmeye yarayan tokmak. : FİLARİZ

Keten tohumu. :  BEZİR

Keten tohumundan çıkartılan bir yağ.:BEZİRYAĞI

Kıbrıs’a özgü iri ve pembe taneli bir üzüm cinsi.:VERİGO

Kıç tarafı yüksek,hızlı giden yelkenli.:ÇEKELEVE

Kıdem bakımından başta gelen. :  DUAYEN

Kıl dokuma.:ÇUL

Kıl elek. :  LEÇER

Kıl ve saçların dökülmesi veya yokluğu.:ALOPESİ

Kıl.:MU

Kılıç kını.: NİYAM

Kılıç,bıçak gibi saplı şeylerin sap içinde kalan bölümü. : PIRAZVANA

Kılıç.: TİG

Kılıçla yapılan spor. : ESKRİM

Kır hayatını ve törelerini anlatan. : PASTORAL

Kır renkli.:KIRÇIL

Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir.:İDİL

Kıranlar. : AFAT

Kırbaç kurdu. :   TRİKOSEFAL  :  ARİKOSEFAL

Kırgızistan ve Kazakistan’da bir ırmak.  : ÇU

Kırgızistan’ın başkenti.  : BİŞKEK

Kırgızistan’ın para birimi.: SOM

Kırgızların ünlü destanı. : MANAS

Kırık kemikleri bir arada tutmak amacıyla kullanılan tahta gibi düz nesne. : ATEL: CEBİRE

Kırık taş döşeli yol. : MAKADAM

Kırılma,parçalanma.  :   İNKİSAR

Kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral.:ASBEST

Kırım hanlarına ve prenslerine verilen san.  :  GİRAY

Kırıntı. :   UFANTI

Kırk çeşit yiyecekli sofra. :   ZEKERİYA  SOFRASI

Kırkılmış koyun tüyü. :   YAPAĞI

Kırklareli’nde Demirköy ilçesinde Türkiye’nin en uzun mağaralarından biri.  :   DUPNİSA

Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğne ada beldesinde,tabiatı koruma alanı kapsamına alınan eşsiz bir orman alanı.  :   LONGOZ

Kırlangıç balığı küçüğü. :  DERVİŞ

Kırmızı acı biberli sirkeli sos.:TABASKO

Kırmızı biber.:PAPRİKA

Kırmızı çuhadan yapılan,tepesinde püskülü olan bir tür başlık.:FES

Kırmızı mercimekle yapılan bir çorba. :  EZO GELİN

Kırmızı mercimekle yapılan çorba veya pilav.:MALHITA

Kırmızı pancar.:ÇÖĞÜNDÜR

Kırmızı renkli bir elma cinsi.:STARKİNG

Kırmızı renkli,pis kokulu,zehirli sıvı bir element.: BROM

Kırmızı renkli,tatlı,sulu ve kokulu bir erik cinsi.:ALBARDAK

Kırmızı renkte olan.: LALİN

Kırmızı zırnık. :   REALGAR

Kırmızıya çalan eflatun renk. : SİKLAMEN

Kırsal aşk şiiri.  :   İDİL

Kısa bacaklı köpek cinsi. : BASE

Kısa çizgi.:TİRE

Kısa çizme . : EDİK

Kısa çorap. : ŞOSET

Kısa hırka. :   LİBADE

Kısa kepenek.  :  KEBE

Kısa kesilmiş saç. Erkek saçı biçiminde kesilmiş kadın saçı. : ALAGARSON

Kısa ökçeli bağsız ayakkabı.:MOKASEN

Kısa saplı odun baltası.:NACAK

Kısa tüylü bir av köpeği cinsi.:BRAK

Kısa ve özlü söz,veciz.:LAKONİK

Kısa ve yalın işaretlerden oluşan bir yazı yönteminin kısa yazılışı.:STENO

Kısa veya özlü anlatımı olan komik öykü. : ANEKDOT  

Kısa,güldürücü oyun.:SKEÇ

Kısa,kestirme yol.:KESE

Kısacası.:VELHASIL

Kısık sesli küçük keman.  :  KİT
                       

Kısır döngü.:FASİT DAİRE

Kısır,hiç doğurmamış insan veya hayvan. : EREMİK

Kıskaç. :   PENSE

Kıskançlık korkusu. :   ZELOFOBİ

Kıskanma. :  REŞK

Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan eski Türk içkisi. :  KIMIZ

Kış. : ŞİTA : DEY

Kışın  sisli havalarda ,ağaç dallarını,toprak yıkıntılarını kaplayan buz tabakası.  :  KIRÇ

Kışın en soğuk günleri.Karakış. :   ZEMHERİ

Kışın yapraklarını dökmeyen  mor çiçekli bir ağaççık.  :   KOMAR

Kışkırtma.:AJİTASYON

Kıvırcık saç.:CAD

Kıvrımları olan yün,pamuk veya ipek kumaş.:KREPON

Kıyamet günü bütün ölülerin dirilerek toplanacağı yer. :  ARASAT

Kıyamet günü İsrafil’in öttüreceği borunun adı.:SUR

Kıyı sağlık idaresince,gemilere verilen giriş-çıkış izni. :   PRATİKA

Kıyıları koruyan gemilere verilen ad. :   VARDAKOSTA

Kıyılmış,baharat katılmış etle,tütsüleme ve pişirme gibi işlemlerden sonra yapılan bir tür sucuk.: SOSİS

Kız evlat.: KERİME

Kız Kulesinin eski adı. :  DAMALİS

Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek. :   TİRİT

Kızgın,yakıcı. :HAR

Kızıl ötesi. :   ENFRARUJ

Kızıl veya yeşil renkte sert bir mermer. : SOMAKİ

Kızıl,kırmızı. : AHMER

Kızılderililerin birbirlerine armağan verdikleri dinsel bayram. :   POTLAÇ

Kızılyara adıyla da bilinen bir tür kan çıbanı. : ŞİRPENÇE

Kızlık zarı. : HİMEN

Kibirli.:KASALAK

Kil ve kum karışımı sarı renkli balçık.:LÖS

Kilidin dilinin yerleşmesi için açılan delik. :   ZIVANA

Kilime benzer,renkli ve motifli uzun yolluk,yaygı. :   ZİLİ : SİLİ

Kilise müziği  :  KORAL

Kilisede çan çalan kimse.:ZANGOÇ

Kiliselerde ana kapıdan koroya değin uzanan bölüm.:NEF

Kilit dili.: PERİCİK

Kimi  su  bitkilerinin, suyun  altındaki  organlarında  bulunan  ve  hava  boşlukları  içeren dokusu.: AERANKİMA

Kimi akıl hastalarında yangın çıkarmaya duyulan aşırı istek.:PİROMANİ

Kimi bitkilerde ve özellikle çamlarda oluşan salgı maddesi.:REÇİNE

Kimi bitkilerden elde edilen yumuşak bir reçine. :  ELEMİ

Kimi bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli özsu.: ÇİS

Kimi gemilerde,baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan ek yapı öğesi.:TALİMAR

Kimi giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası.:PEŞ

Kimi göçebe Türk boylarında birkaç aileye ait çadırdan oluşan topluluk. :  AVUL

Kimi iskambil oyunlarında aynı cins iki karta verilen ad. : PER

Kimi kağıtların dokusunda bulunan ve ancak ışığa tutulunca görülen çizgi,resim veya yazı.:FİLİGRAN

Kimi mantarlarda üreme organı.:ASK

Kimi sesli harflerin üstüne konan yan yana iki nokta.: TREMA

Kimi ülkelerde profesör olmak için sınav veren kimse. : AGREJE

Kimi ülkelerde yarı asker siyasi kuruluşlara verilen ad.:FALANJ

Kimi yörelerde az kavrulmuş un ve tavuk eti ile dövülerek yapılan,pelte kıvamında bir tür yiyecek.: HERİSE

Kimi yörelerde kaput bezine verilen ad.:ÇAPAN

Kimi yörelerde mayası tutmamış hamur anlamında kullanılan sözcük :  ANİK  .

Kimi yörelerde uzun tüylü,güreşçi erkek deveye verilen ad.:TÜLÜ

Kimliği bilinemeyen gök cismi. :   UFO

Kimononun üzerine bağlanan Japon kemeri.:OBİ

Kimsesiz  :  . BİKES

Kimyasal tepkimelerin hızlarını inceleyen bilim dalı.: KİNETİK

Kimyasal tepkimelerin hızlarını inceleyen bilim dalı.Devinim bilim.  :  KİNETİK

Kira geliri getiren mülk. : AKAR (AKARET)

Kiraya veren.:MUCİR

Kirazın mayalanması ve damıtılmasıyla yapılan bir tür içki.: KİRŞ

Kireç taşı.  :   KALKER

Kireç,sönmemiş kireç.: KİLS

Kiremit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karışımından elde edilen bir tür harç. :  HORASAN

Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konan ince tahta. : HARTAMA

Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konulan ince tahta.:HARTAMA

Kirli yada donuk sarı renk. :  NOHUDİ

Kirli,pis. :  MUNDAR  : MURDAR

Kişi. :   ZEYD (ZEYT)

Kişiler,zatlar. :  ZEVAT

Kişiliğin bir anlatımı olarak kabul edilen el yazısını yorumlama tekniği.:GRAMOFOLOJİ

Kişiliksiz,boş,serseri.: SAPISİLİK

Kişinin ağzının kokmasından duyduğu korku.:HALİTOFOBİ

Kişisel duyguların ilham yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı.: LİRİZM

Kitap düşkünlüğü. :  BİBLİYOMANİ

Kitap getirmemiş peygamber. : NEBİ

Kitap korkusu.:BİBLİYOFOBİ

Kitap,takip,patik,katip örneğinde olduğu gibi,bir sözcük içindeki seslerin yerini değiştirerek elde edilen yeni sözcüğe verilen ad. : ANAGRAM

Kitap.  :  MECELLE

Kitapçı. : SAHAF

Kitre.  :  KESTERE

Klarnet. :  GIRNATA

Klarnetin atası olan eski müzik aleti.: ŞALÜMO

Klasik şiirde bir kısa bir uzun iki heceden oluşan ayak.  :   İAMBOS

Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri. :   SEMAİ

Klasör. :   SIRALAÇ  : CİLBENT

Klavsene benzer,telli,mızraplı,tuşlu bir çalgı. :  EPİNET

Klavsene verilen bir ad. : ÇEMBALO

Klavyeli ve telli bir çalgı.: KLAVSEN

Kocabaş./ İspinoza benzer bir kuş.  :  FLURCUN

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde,tabiat parkı kapsamına alınmış ünlü kanyon.:BALLIKAYALAR

Kocakarı.:CADALOZ

Koç burcu : HAMEL

Kokar ağaç.  :   AYLANDIZ

Kokmuş,çürümeye yüz tutmuş hayvan ölüsü.:LEVİN

Koku satıcısı.:AKTAR

Koku.:BU

Kokulandırılmış.  :   AROMATİK

Kokulu reçine. :    PELESENK

Kolay düğüm. : İLMEK

Kolay.:ASAN

Kolayca bükülebilen ve ateşe dayanan liflerden oluşmuş,bir tür ak asbest.: AMYANT

Kolaylıklar. :TESHİLAT

Koleksiyon.:DERLEM

Kolları geriye sarkık cepken biçiminde,beyaz keçeden yapılmış kaytanla işlemeli bir çeşit ceket : KOPARAN

Kolombiya’nın para birimi.:PEZO

Kolsuz kadın giysisi.: JAPONE

Koltuk ve sandalye gibi eşyaların dikiş ve çivilerini gizlemekte kullanılan şerit.:FİTİL

Kolu çevrilerek çalınan,sandık biçiminde bir tür org.:LATERNA

Kolun  dirsekten parmaklara kadar olan bölümü.:ARIŞ

Komisyon,komite : ENCÜMEN

Komisyoncu. :   SİMSAR

Komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak. : GİDON

Kompozisyon. :  KİTABET

Konak hizmetçisi. : AYVAZ

Konak yeri : KONALGA

Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan,bağcıklı yada yan tarafı lastikli ayakkabı.:FOTİN

Konferans,konser veya tiyatro gösterilerinin yapılabileceği gibi düzenlenmiş büyük salon.:ODİTORYUM

Konforlu,lüks hayat,parlayan,parlatıcı. : LEYAN

Kongo Demokratik Cumhuriyetinin başkenti.: KİNŞASA

Kongo Demokratik Cumhuriyetinin eski adı.:ZAİRE

Kongo ilkellerinin inandıkları yeteneklilik gücü.:ELİMA

Kongo’nun yağmur ormanlarında yaşayan memeli bir hayvan. Bir cins antilop.: OKAPİ

Konik.  :   MAHRUTİ

Konsolos . :  ŞEHBENDER

Konu,husus./Bölüm.  :  BAP

Konusal.: TEMATİK

Konusu cansız varlıklar veya nesneler olan resim. :    NATÜRMORT

Konusu dansla anlatılan müzikli sahne gösterisi. :  BALE

Konusunu efsanelerden veya tarihi olaylardan alan,acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro eseri.:TRAJEDİ

Konuşma bozukluğu. : AFEMİ

Konuşmalı ve şarkılı bölümleri bir arada olan oyun.:OPERAKOMİK

Konuşulan dil,lisan.:ZEBAN

Konuşulan konu. :  SADET

Konut kapılarında menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça.: SEREN

Konya’da bir baraj.:MAY

Konya’nın antik dönemlerdeki adı.:İKONİON

Konya’nın Çumra ilçesinde bir göl.  : HOTAMIŞ

Konya’nın Çumra ilçesinde bir göl.:HOTAMIŞ

Konya’nın Karapınar ilçesinde bir göl.: MEKE

Konya’nın Meram ilçesinde,2.Kapadokya da denilen,tüf kayalara oyulmuş antik kent.:KİLİSTRA

Konya’nın Meram ilçesinde,ikinci Kapadokya olarak da adlandırılan,tüf kayalara oyulmuş antik kent. :  KİLİSTRA

Kopça,kanca. : AGRAF

Koridor.:DEHLİZ

Korkak.:CEBİN

Korkma. : TAHAŞİ

Korkmak,ürkmek,çekinmek.:OCUMAK

Korku,tehlike.  :  BİM

Korkulu yerler veya işler. : MEHALİK

Korkunç güzel ,erkek hemşire örneğinde olduğu gibi,birleşemeyecek ters kavramların bir araya  getirilmesine verilen ad. : OKSİMORON

Korkunç hayal.  :  HEYULA

Korkusuz,gözü pek,yürekli,cesur.:BIÇKIN

Korkutucu. :MEHİP

Koroner damarları genişletici ilaç.: İMOLAMİN

Koruma,esirgeme,gözetme. :   VİKAYE : SAHABET

Koşmaca . :  JOGGİNG

Koşu hayvanlarına yardımcı olarak koşulan hayvan.:ÇIVGAR

Koşullar.: ŞERAİT

Kovma. : TARD

Koyu gri veya sarımsı kahverengi.:BARUDİ

Koyu pekmez. : BULAMA

Koyu renkli,sert,bir çeşit yanardağ kütlesi.:BAZALT

Koyu sarı veya açık kestane rengi.:KUMRAL

Koyun barınağı.:AĞIL

Koyun postundan kürk. : KEVEL

Koyun sütünden yapılan,mahzenler de olgunlaştırılan,içi özel küflü peynir.: ROKFOR

Koyun veya keçi postu.:PÖSTEKİ

Koyun veya kuzu kaburgası içine pirinç doldurularak yapılan bir yemek.:SURA

Koyun yada keçi sürüsü.  :   DAVAR

Koyun,keçi türünden küçükbaş hayvan.: RES

Koyun,keçi veya deve pisliği. : KIĞ

Koyunlarda görülen bir tür hastalık.:KARAMUK

Koyunların başlarındaki kabarık yün.:KEPEZ

Koza.  :  KORUNCAK

Kozadaki kurtçuk.  :   KRİZALİT

Kozalaklardan,boyu 40 m kadar olabilen ve kerestesi yapı işlerinde kullanılan bir orman ağacı.: SEDİR

Kök boyası. : ALİZARİN

Kök,asıl,cevher. :   TÖZ

Kök,sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı.:TAL

Kök.:CEZR

Kökenbilim.  :  ETİMOLOJİ

Kökeni Orta Asya’ya kadar uzanan,en eski,serbest biçimdeki Türk güreşi.:KARAKUCAK

Köklerinin kısaltılması,dal ve sürgünlerinin bağlanması ve biçimlendirilmesi suretiyle saksıda yetiştirilen bodur ağaç.  :   BONSAİ

Kökten dincilik.  :FUNDAMENTALİZM

Kökü toz durumuna getirilip hekimlikte ishal kesici olarak kullanılan bir bitki.: RATANYA

Kökü yukarıda dalları aşağıda olduğuna inanılan cennet ağacı. :   TUBA

Kölelik,kulluk.:UBUDİYET

Kömür kalem.:FÜZEN

Kömür kalemle yapılmış resim.:FÜZEN

Kömürleştirilecek  ağaç  veya  pişirilecek  tuğlalarla  dolu  olan  ve  dışı  çamur  ile  sıvanan kümbet. :  TORAK

Köpeğin arka ayakları üzerinde ayağa kalkması. :   SALTA

Köpek ve ineklere yedirilmek üzere un ve kepekle hazırlanan yiyecek. :   YAL

Köpek. :  KELP

Köpekgillerden,postundan kürk yapılan bir memeli türü.:KARSAK

Köpekten aşırı korkmak. : SİNOFOBİ

Köpük kıvamında,tuzlu yada tatlı yiyecek.:MUS

Köpük.:KEF

Kör tırnak.  :   BAKANAK

Körelme. :ATROFİ

Körelme.:DUMUR

Köroğlu’nun gerçek adı.:RUŞEN ALİ

Körpelik,tazelik.: TARAVET

Köstebek. : AKUR  

Köşe,kenar,uç.: İBİK

Köşegen.:DİYAGONAL

Köşk. :   KAŞANE

Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım.:POT

Kötü işlerde birine yardım eden kimse.:YARDAKÇI

Kötü kalpli.:BEDHAH

Kötü,çirkin. : ŞENİ

Kötü,sevimsiz. : MADARA

Kötücül bağ dokusu uru.: SARKOM

Kötüleme,yergi.:ZEM

Kötülük.:ŞER

Kötümser,karamsar. :   PESİMİST  : BEDBİN

Köy köy dolaşarak ufak tefek eşyalar satan gezgin esnaf.:ÇERÇİ

Köy muhtarı yardımcısı.  :  KİZİR

Köy oyunlarını yöneten kimse. :  AYNAZ

Köy yada mahalle ihtiyar heyetindeki kişi. : AKSAKAL

Köyceğiz’in eski adı.  :  KAUNOS

Köyle ilgili,köylü.:RUSTAİ

Köylere para toplamak için çıkan din adamı veya medrese softası. : CER HOCASI

Köylü kadınların giydiği kollu veya kolsuz uzun elbise.: SARAFAN

Közlenmiş patlıcan,sarımsaklı yoğurt ve kıymayla yapılan bir çeşit yemek : ALİNAZİK

Közlenmiş patlıcan,tahin ve limonla yapılan bir meze.: BABAGANNUŞ

Közlenmiş patlıcan,tahin ve limonla yapılan bir tür meze.  :   BABAGANNOŞ

Közlenmiş patlıcanla yapılan bir tür yemek. :    HÜNKAR BEĞENDİ

Kral karısı. : MELİKE

Kral sarayı. :  BAZİLİKA

Kredi kalitesinin veya borçlanma araçları üzerindeki risk derecesinin belirlenmesi operasyonu.: RATİNG

Kredi kartlı alışverişlerde ödemenin daha sonra denetlenmesi için verilen fiş.:SLİP

Kristof Kolomb’un Amerika seferi sırasında yönettiği üç gemiden biri. :  NİNA

Kubbe. :  KÜMBET

Kucak. : AGUŞ

Kucaktaki tombul çocuk. :  APALAK

Kudret helvası. :   ÇİS  :   MANNA

Kudret sahibi.:CEBBAR

Kuduz. : AKUR

Kul,köle.:BENDE

Kulağa asılan uzun küpe.  :   ASIRGA

Kulağı duymayan. : KER

Kulak iltihabı. : OTİT

Kulak yıkama aracı.  :   ENEMA

Kulak. : GUŞ

Kullanılacağı zaman hazırlanan losyon.:LUK

Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek yada   topluluktaki insanların kullandığı özel dil yada sözcük dağarcığı.  :  ARGO

Kullanıldığı çağdan daha eski bir çağdan kalma bir biçimin,bir yapının özelliği.:ARKAİK

Kullanım alanına göre bir çok modeli olan sondalara verilen ortak ad.:KATETER

Kulplu ve ağzı kapaklı,bakırdan yapılmış su kabı,güğüm.:DEBBE

Kulplu ve emzikli su kabı.  :   İBRİK

Kulplu,geniş gövdeli,dar boğazlı,emzikli veya emziksiz olabilen toprak kap.: TESTİ

Kulpsuz toprak çömlek. :   ÜZLÜK

Kuluçka.: GURK

Kum falı. :  REMİL

Kum,çakıl,çimento ve su gibi maddelerin karışımıyla elde edilen yapı malzemesi.:BETON

Kuma gömülü olarak yaşayan bir balık. : VATOZ

Kumar oynatanın oynayanlardan,kazançtan aldığı para,pay. :  MANO

Kumar oyununu yöneten.  :   KRUPİYE

Kumarda ortaya sürülen para.: MİZA

Kumarda sürülen para. :   MİZA

Kumardan eşit kalkma. :   TAPİ

Kumaş ve deri üzerine yapılan bir tür işleme. : AJUR

Kumaş ve kağıt süslemede kullanılan bir yöntem  :  BATİK

Kumaş veya deriden yapılan,genellikle belden kemerli,üstünde cepleri bulunan ,gömlek veya hırka üzerine giyilen kısa,hafif giysi.: MONT

Kumaş veya ince deriden,çoğunlukla düz topuklu,ayağı bütünüyle saran ayakkabı.: ŞOSON

Kumaş,kağıt v.b.’de bir bölümün öbürünün üzerine gelmesiyle oluşan kıvrım.:PLİ : PİLE

Kumaşın veya derinin cilalanması. : APRE

Kumaşlara ve çinilere uygulanan bir süsleme motifi.:ÇİNTOMANİ

Kumluk yer.:KUMLA

Kumru. :  HAKURAN

Kumtaşı. :   GRE

Kumul.Kum yığını. :  ERG.: EKSİBE

Kundak çocuklarının başlarında oluşan kepek tabakası.:KONAK

Kundak çocuklarının beline zıbının üzerinden sarılan geniş sargı. :  FASKA

Kundaklama.  :   BELEME

Kunduracıların delik açmakta kullandıkları sivri uçlu çelik tığ./Mersin balığı türü. :  BİZ

Kunduracıların,derileri vurarak inceltmek için kullandıkları metalden tokmak.:MUŞTA

Kunduz kürkü.  :  KASTOR

Kural olarak benimsenmiş,yerleşmiş ilke.:NORM

Kural. : DÜSTUR

Kurallara bağlı resim ve heykel çalışması yapan kişi veya sanatçı.:AKADEMİCİ

Kuran surelerini oluşturan cümlelerin her biri.:AYET

Kuran ve hadislerin görünüşteki açık anlamlarından başka hiçbir yorum kabul etmeyen ve kıyasa yer vermeyen Sünni  mezhep. :   ZAHİRİYE

Kuran’da adı geçen sekiz ce nnetten dördüncüsünün adı.: NAİM

Kuran’dan on ayet okuma  :   AŞİR.

Kuran’ın bölünmüş olduğu otuz kısımdan her biri.:CÜZ

Kuran’ın harflerinden bir takım anlam ve yargılar çıkaran bir mezhep.:HURUFİLİK

Kuranda bir sure. : ABESE : ALAK:TAHA:RAD:MAİDE

Kuranı düzgün ,usulünce ve yüksek sesle okumak. :TİLAVET

Kuranı ezberlemiş kişi.  :  HAFIZ

Kuranı Kerim,Kelamı Kadim.:MUSHAF

Kuranı usulüne göre ve güzel okuyan.:KARRA

Kurbağa kurtçuğu. : ARİBAS : İRİBAŞ

Kurbağaların bilimsel adı. :  ANURA

Kurdeşen. :   ÜRTİKER

Kurnaz,cin fikirli.:HİN

Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan ucu sivri takoz.: BAT

Kurşun. : RASAS

Kurt.:BÖRÜ

Kurtarıcı.:HALASKAR

Kurtçuk korkusu.: AKARFOBİ

Kurtulma. : NECAT

Kurtuluş,kurtulma. : REHA : SEHA

Kuru tütün yaprağını andıran kızılımsı kahverengi.:TABA

Kuru,sıska.:KAKNEM

Kurucu, Bina inşa eden.  :   BANİ

Kurul.  :   ASAMBLE

Kurultay. :  KONGRE

Kurumuş ama devrilmemiş ağaç. : AYAĞAN

Kurumuş saplarından mobilya yapılan bambu türü. :  HEZAREN

Kurumuş sığır gübresi. :   TEZEK

Kuruntuya düşürme :İHAM

Kurutma kabı. :   DESİKATÖR

Kurutulmuş meyveleri halk hekimliğinde kullanılan bir ağaççık. : GİLABURU

Kurutulmuş riga balığı.:FRİSA

Kurutulmuş su kabakları içine çakıl taşı doldurularak yapılan ritim sazı. : MARAKAS

Kusur,ayıp. : AVAR

Kusursuzluk.:CEVDET

Kuş başı doğranmış et ve baklava yufkasıyla yapılan bir tür kebap.:ALİ PAŞA KEBABI

Kuş başı etle yapılan bir tür börek. :  KÖBETE

Kuş bilimi.: ORNİTOLOJİ

Kuş gagası. :  NUL

Kuş kanadı.:CENAH

Kuş kanadının büyük tüyleri. : PER

Kuş tutmakta kullanılan,aynı adlı macunla bulanmış değnek.: ÖKSE

Kuş tuzağı.: KUŞMAR

Kuş üretmeye yarayan kafesli yer.: ÇİFTEHANE

Kuş yiyecek büfesi.:BÜVET

Kuş yuvası:. AŞİYAN. :   UŞ :  LANE

Kuş,tavuk yavrusu.:CÜCÜK

Kuş. : TAYR

Kuşatma,çevirme. :  İHATA

Kuşatma.:ABLUKA

Kuşdili,hasalban gibi adlar da verilen ve Akdeniz yöresinde yetişen bir bitki.:BİBERİYE

Kuşku,sanı. : REYB

Kuşkucu,şüpheci.: SEPTİK

Kuşların taşlık,katı gibi adlar da verilen midesi.:KONSA;KURSAK

Kuşların tüy değiştirme zamanı.:KARINSA

Kuşluk yemeği. : BRUNCH ( BRANÇ)

Kuşun kanat tüyü. :   TELEK

Kuşun yavrusuna taşıdığı yem.  :  BEN

Kutlu. :  SAİD

Kutsal Hint destanı:. RAMAYANA

Kutsal Hint metinlerinin başında ve sonunda yinelenen büyülü ve mistik hece.: AUM

Kutsal kimse.: AYA

Kutsal Mısır öküzü. :APİS

Kutsal nitelikte müzik eseri.:ORATORYO

Kutuların katlama yeri. : RİL

Kutup Yıldızı. : DEMİRKAZIK

Kutup Yıldızına verilen bir başka ad.:POLARİS

Kutuplanma. : POLARİZASYON

Kuvars,mika ve feldspattan oluşmuş kayaç. :  GNAYS

Kuyruğun iskeleti.:KEMİRDEK

Kuyruk sokumu kemiği. :  PÖÇ : UCA

Kuyruklu biber’de denilen ve karabibere benzer bir tür baharat.:KEBABE

Kuyruklu yıldız.:KOMET

Kuyruklular.:URODEL

Kuyruksokumu kemiği.:UCA

Kuyruksuz kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu.:İRİBAŞ

Kuytu ve sıcak yer: ARAN

Kuyuda pişen et. :  TANDIR

Kuyumculara taslak hazırlayan kimse.:SADEKAR

Kuyumculukta kullanılan,yüzde 80 bakır,yüzde 20 çinkodan oluşan sarı renkli alaşım.:TOMBAK

Kuzey Afrika ülkelerinde kullanılan bir uyuşturucu madde.:KİF

Kuzey Afrika ülkelerinde kullanılan sarhoşluk verici toz.: KİF

Kuzey Afrika’da kurulmuş bir tarikat. :   TİCANİLİK

Kuzey Amerika’nın beş büyük gölünden biri. :  ERİE

Kuzey Anadolu dağlarında yetişen mor çiçekli bir ağaççık.:KOMAR

Kuzey Buz Denizinde yaşayan bir martı türü.:ALK

Kuzey buz denizinde yaşayan dalıcı bir martı türü. : ALK

Kuzey Hindistan’a özgü,lavta ailesinden telli çalgı.: SİTAR

Kuzey Hindistanlı şair.Kirişna Şarkısı adı verilen yapıtı,bugün de dinsel halk bayramlarında oynanan ve yatra adı verilen oyunlardan oluşmuştur.(12. yüzyıl).:JAYADEVA

Kuzey İspanya’da tarih öncesi devirlere ait resimler bulunan mağaralardan ilki.:ALTAMİRA

Kuzey ispanya’da,özellikle Aragon’da yapılan geleneksel kur dansı.: JOTA

Kuzey kutbuyla ilgili,kuzey kutup yakınında olan.  : ARKTİK

Kuzeydoğu ve Güney Anadolu’da türkülü halk öykülerine verilen ad.  :   BOZLAK

Kuzeydoğu. : ŞİMALİŞARKİ

Kuzgun kılıcı da denilen çiçek. : GLAYÖL

Kuzu ağılı.: ÇİTEN

Kuzu derileri  üzerindeki yağları ve fazlalıkları temizlemede kullanılan iki kulplu bıçağa verilen ad. :  AŞKİ

Kuzu sesi. : ME

Küçük ada.:CAYO

Küçük ağıl.  :  KÜM

Küçük akarsu.:CAFER

Küçük bal teknesi. : LAZA

Küçük bir kelebek türü : FELFELEK

Küçük bitkilere verilen ad. : OT

Küçük bohça. :ÇIKIN

Küçük cariye. : KENİZEK

Küçük çan.:ÇINGIRAK

Küçük çocuğun yürümeye başlaması.:ADAKLAMAK

Küçük çocuk salıncağı.:ILINCAK

Küçük dana.:BUZAĞI

Küçük demiryolu treni. :  DEKOVİL

Küçük fıçı.:VARİL

Küçük hediye.:BERGÜZAR

Küçük hıyar turşusu.:KORNİŞON

Küçük Hindistan cevizi.:MUSKAT

Küçük ispirto ocağı. : KAMİNETO

Küçük kareli kumaş.:PÖTİKARE

Küçük kertik.:ÇENTİK

Küçük kervan.:BARHANA

Küçük kıvrım.:BÜZGÜ

Küçük kova.:BAKRAÇ

Küçük kulaklı koyun yada keçi. : ÇOMU

Küçük lirik şiir türü. :   BALAD

Küçük mavi çiçekler açan bir bitki.:UNUTMA BENİ

Küçük mızrak.:NİZEK

Küçük nesne. :   ZERRE

Küçük ney. :  NEYÇE

Küçük ok. :TİREK

Küçük orak. : ROSA

Küçük otel. : MOTEL

Küçük parçalar halinde doğranmış et ve sebzelerin kızgın yağda karıştırılarak kısa sürede pişirilmesi.:SOTE

Küçük parçalardan oluşan nakışlı ve ince bir kilim türü.:CİCİM

Küçük salkımlı bir üzüm çeşidi.  :   NEFERİYE

Küçük saray. :  KASR

Küçük su birikintisi,gölcük.: AZMAK : BUGET

Küçük taneli bakla türü. : FUL

Küçük taneli bir tür çekirdeksiz siyah üzüm. :  KİŞMİŞ

Küçük taneli fındık türü. : PİKOLA

Küçük tekke.: ZAVİYE

Küçük testi,çömlek.: KUMKUMA

Küçük testi.:DODURCUK

Küçük tonajlı yük gemisi. :  KOSTER

Küçük vagon. :   VAGONET

Küçük ve sevimli kimselere söylenen seslenme sözü.: MİNNOŞ

Küçük yayık. : ATIK

Küçük yokuş.:BAYIR

Küçük zurna. :  ARAKİYE

Küçükbaş hayvan.:DAVAR

Küçümseme.  :  İSTİHFAF

Küfürbaz. :  TAAN

Kükürt elementinin simgesi. :   S

Kükürtle demir birleşimlerinden biri.:ZAÇ

Kül rengi.:BOZ

Külde pişen çörek. : KETE

Külhanbeyi,hayta.  :   APAŞ

Kültür.  :   EKİN : HARS

Küme,yığın.  :   LODA: TUDE

Kümes hayvanlarının en yaşlı ve iri olanı.  :   BABAÇ

Künk.:BÜZ

Küpe ve yüzük taşı gibi bezek işlerinde kullanılan,mavi renkli,saydam olmayan hidratlı doğal alüminyum ve fosfattan oluşan değerli bir mineral.:FİRUZE

Küpeşte,korkuluk. :  PARAPET

Küre biçimli flüt.:OKARİNA

Kürekle yürütülen dar,uzun,hafif tekne. :  KANO

Kürekleri tersine kullanarak sandalı geriye yürütme.: SİYA

Kürkü değerli bir hayvan,kakım,as.:ERMİN

Kütahya’nın Simav ilçesinde bir kaplıca.: NAŞA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder