Aşk-ı Memnu Kitap Özeti (HALİT ZİYA UŞAKLIGİL)
1. KİTABIN KONUSU:
Toplumun uzun yapısına aykırı bir nitelik göstermek.
2. KİTABIN ÖZETİ:
Firdevs
Hanım’la kızları, İstanbul’un tanınmış ailelerinden ve Göksu eğlenti
yerinin sürekli ziyaretcileri arasında bulunmaktadırlar. Bir sandal
gezintileride, Adnan Bey’in sandalı, onlarınkine dokunurcasına yakın
geçer. Adnan Bey, iki çocuklu bir dul adamdır, ama Firdevs Hanım’ın
küçük kızı Bihter’le evlenmek istemektedir. Peyker ise zaten evlidir.
Firdevs
Hanım, aralarındaki yaş farkını hesaba katmaksızın kızını Adnan Bey’e
verir. Nitekim bu yaş farkına rağmen, evlilikleri, gayet düzgün,
hayatları derli topludur. Adnan Bey’in kızı Nihal, son derece duygulu
bir kızdır. Üvey annesine yaklaşmak isterse de anlaşamayacaklarını
görür, kendi alemine çekilir. İnce, zeki, anlayışlı bir çacuktur.
Hayatın güçlüklerini şimdiden sezmiştir. Nihal’le kardeş çocuğu olan bir
de Behlül vardır. Behlül’ü Nihal’le evlendirmek isterler. Nihal buna
içten içe sevinir. Onun sık sık ziyaretlerini elbette anlamıştır..
Gerçekteyse Behlül’ün ziyaretleri Nihal için değildir. O, çapkın
yaratılışlı, bir dalda duramayan bir insandır. Firdevs Hanım’ın büyük
kızı Peyker’e karşı içinde bir yakınlık duymaktadır. Kadını tuzağına
düşürmekte gecikmez. Bir kısım kadınların cürete karşı asla
dayamayacaklarını denemeleriyle bilmektedir.
Bir
gün Bihter, Behlül’e şekerleme ısmarlar. Almak için de genç adamın
odasına gider. Oda loştur. Vakit akşamdır. Biraz konuşurlar. Kadın
odasından çıkacağı sırada Behlül birdenbire yengesini içeri çağırır.
Kendisine duygularını anlatır. O, asıl Bihter’ i sevmektir. Ama Bihter,
Behlül’ü, Göksu’da Peyker’in ensesine eğilmiş, onu öperken görmüştür. Bu
sahneyi hatırladıkça genç adamın sevgisini reddeder ona inanmaz. Buna
karşılık, öteki, şeytanca bir buluşla, hayatının yalnızlığını körpe
kadına anlatır. Onu baştan çıkarmak için elinden geleni yapar, zayıf
anlarından faydalanır ve sonunda bu işi başarır.
Bihter’le
Behlül’ün sevişmeleri türlü tehlike içinde sürüp gider. Ta,
delikanlının Nihal’le evlenmesi yeniden ortaya atılıncaya kadar.
Nihal'i
seven biri daha vardır: Beşir. Beşir, evde büyütülmüş bir zenci
çocuğudur. O da, bütün duygularıyla bu sarışın, ince kıza hayrandır. Ona
karşı sevgisi yüzünden verem olmuştur. Kışta kıyamette, soğuk, sıcak
demeden Nihal’in peşini bırakmaz. Bir köpek bağlılığıyla bakar,
hizmetine koşar. Gizli sevgisi bir yandan, Nihal’in Behlül’le
evleneceğini duyduğu andan itibaren dayanılmaz duruma gelen kıskançlık
sonunda Beşir’i yere serer.
Bir
gün Nihal, kötü bir rastlantı sonucu üvey annesinin gizli macerasını
öğrenir. Bihter’in nefti çarşafını giymiş, prova yapmaya kalkmıştır.
Bunu fark edemeyen Behlül, Nihal’i Bihter sanarak bir söz söylemiştir.
Nihal bu iz üzerinden yürür ve işin iç yüzünü öğrenir. Bir akşam,
merdiven başında, Bihter’le Behlül’ün bir konuşmasını gizlice dinlerken,
işittiklerine ince ruhu, sağlıksız vücudu dayanamaz, düşer bayılır.
Böylece öğrendiklerini de açığa vurmuş olur.
Bihter,
Nihal’le Behlül’ün evlendirilmesine engel olmak istemektedir. Çünkü o
da Behlül’ü şiddetle kıskanmaya başlamıştır. Tecrübesiz vücudunun bütün
gücüyle sevdiği adamı elinden kaçırmak istemez.
Bu
çapraşık durum, kendiliğinden çözülür. Nihal, uğradığı sarsıntının
etkisinden kurtulamadığı için o bayıldığı akşam yatağa düşmüştür. Onu
yatakta, kendinden geçmiş bir halde yatakta gören Beşir, dayanamaz, uzun
zamandan beri sezdiklerini, gördüklerini, duyduklarını, Nihal’in yatağı
başında, Adnan Bey’e birer birer sayar, döker. Karısının kendisini
aldattığını öğrenen zavallı adam deliye döner. Doğru Bihter’i aramaya
koyulur.
Bihter
artık kendisi için çıkar yol kalmadığını, ne yaparsa yapsın hayatını,
mutluluğunu kurtaramayacağına karar vermiştir. Bir kere kocasına dönmesi
mümkün değildir. Onuruyla oynadığı bir insanın artık yüzüne bakamaz.
Öte yandan Behlül ise, kendisinden hevesini alınca er geç onu affedecek
olan Nihal’e dönecektir. Bu durumda kendisi nasıl yaşayabilir? Kocasının
karşısına çıkmamak için odasına kapanır. Elinde mini mini bir
tabancayla, o genç yaşında ölümü düşünür. Buna nasıl katlanacaktır?
Lakin Adnan Bey gelmiş, kapıya dayanmıştır. Bihter için iki yolu vardır
ya onursuz bir hayata razı olmak veya olmamak…
Razı
olmayacaktır. Adeta başka biri, bileğini büker, elindeki zarif, mini
mini oyuncağa benzeyen tabancasının simsiyah küçücük ağzı, ona döner,
Bihter intihar eder.
Bihter’in
intiharından bir süre sonra, Nihal iyileşir. Behlül insan içine çıkmaya
yüzü kalmadığı için kaçıp gitmiştir. Bu acı hayat tecrübesinden sonra
baba kız, artık birbirleri için, evet, yalnız birbirleri için yaşamaya
karar verirler.
3. KİTABIN ANAFİKRİ:
İnsanlar,
hayatını sürdüreceği insanı iyi seçmeli ve sadece maddi yönünü düşünüp
bir insanla evlenmemeli olduğunu dile getirmektedir.
4. KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN VE OLAYLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Adnan Bey:
İki çocuklu dul bir adamdır ve sandal gezintileri düzenlemektedir.
Bihter'e aşık olması hayatını değiştirir. Behlül ile Bihter'e ilişkiyi
hiç konduramaz. Her şey ortaya çıktığında yıkılır. Çünkü hem karısı hem
de canından çok sevdiği yeğeni onu aldatmıştır.
Bihter:
Düzgün bir fiziğe sahip, çok güzel, erkekleri kolayca elde edebilen,
cazibeli bir kadındır. Annesine karşı kin beslemektedir. Behlül'le
yaşadığı aşk sonu olmuştur. Mutlu evliliğinde sıkıntılar yaşamış, annesi
kadar onursuz birisi olmadığı için ölümü seçmiştir.
Behlül: Adnan Bey’in yeğenidir. Kadınlara karşı özel bir ilgisi vardır. Bu onda bir zaafiyet haline gelmiştir. Bihter'ekarşı olan hislerini, amcasına sevgisinden dizginlemeye çalışmışsa da başarılı olamamıştır. Kitabın kaybeden kahramanlarından biridir.
Nihal:
Adnan Bey’in kızı olup, bekardır. Aynı zamanda da çok duygulu bir
yapıya sahiptir. Behlül'e karşı hisleri vardır. Behlül'ün Bihter'e
ilgisi olduğunu duyunca dünyası başına yıkılır.
Firdevs Hanım:
İstanbul’un tanınmış ailelerinden ve Göksu eğlenti yerlerinin sürekli
ziyaretçileri arasında bulunan ve iki çocuk annesi olan bir hanım.
Giderek azalan mal varlığından dolayı, elindeki en büyük serveti olan
kızlarını zengin insanlarla evlendirerek ayakta durmaya çalışmıştır.
Bihter'i çeşitli entrikalarla kurtarmaya çalışmışsa da başarılı
olamamıştır.
Peyker: Firdevs Hanım’ın büyük kızıdır. Aynı zamanda da evlidir. Behlül ile bir aşk yaşamıştır.
Beşir:
Evde büyütülmüş zenci çocuğudur. Bütün duygularıyla Nihal’a hayrandır.
Behlül ile Bihter'in ilişkilerini ilk öğrenen kişidir. Fakat Adnan Bey'e
bir türlü söyleyememiştir. Nihal'i kaybetme korkusuyla, her şeyi bir
cesaretle anlatmıştır.
5. HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap
dramatik bir aile yapısını gözler önüne sermektedir. Konusu çok açık ve
anlaşılır biçimde yazılmıştır. Yabancı kelimelere neredeyse rastlamak
mümkün değildir.
6. KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ:
Halit Ziya UŞAKLIGİL: Türk
yazarı. İstanbul’da doğdu. Mercan Mahalle Mektebi’nden sonra Fatih
Askeri rüştüyesine devam etti. Ailece İzmir’e taşındıklarında
öğrenimine İzmir rüştiyesine devam etti. Mekhitarist okulunda Fransızca
eğitimi aldı.İki arkadaşı ile 1884’te Nevruz dergisi, iki yıl sonra
Hikmet gazetesini çıkardı. 1893’te İstanbul’a gelerek Reji idaresinde
başkatiplik görevine başladı. 1896’da Edebiyatı Cedide topluluğuna
katıldı.Meşrutiyetten sonra Darülfünunda Batı Edebiyatı dersleri
okuttu.Sonra, Darülfünunda müderris oldu.Hükümet tarafından 1913’te
Fransa’ya , 1915’te Almanya’ya gönderildi. Cumhuriyetten sonra
Yeşilköy’deki köşküne çekilerek gazetelerde yazmaya devam etti. Halit
Ziya yazı hayatına, her konuda yazı ve tercümelerle girdi. Yazdığı
şiirler Muallim Naci tarafından ağır bir dille yerilince mensur şiire
yöneldi.1885’ten sonra yazmaya başladığı ilk romanları, Tanzimat
romanının devamıdır. Bunlarda basit şemalarda duygusal aşk hikayeleri
anlatılır. 1896’da Servet-i Fünun topluluğuna katıldıktan sonra Fransız
romanlarını, özellikle teknik yapılarını ve anlatım ilkelerini
incelemeye başladı. O yıllarda sürekli okuduğu yazarlar Balzac ve Paul
Bourget’tir. Halit Ziya romanlarında, yaşadığı dönemin toplumsal
şartları ve yetiştiği çevrenin özelliklerini dolayısıyla, genellikle
varlıklı kişilerin hayatını ve meselelerini konu edindi. Kendi hayatına
benzeyen hayatları tasvir etti; romanlarındaki kişiler, olayların
oluşumu, Halit Ziya’nın iyi bildiği çevrelerden seçilmiştir. Roman
kişileri tenkitçi bir tavırla ortaya koyan Halit Ziya, hikaye kişilerine
daha çok şefkatle, acıyarak bakar; bunlar iyi yürekli, fedakar ve
namuslu kişilerdir.Bu hikayelerde yazar, romanlarında olduğu gibi, küçük
gözlemlerini değerlendirir. Halit Ziya, ilk romanlarından beri aradığı
anlatıma, Edebiyatı Cedide döneminde ulaştı. Servet-i Fünun edebiyatının
roman ve hikayede en güçlü ismi Halit Ziya’dır. Türk nesrinin
gelişmesinde önemli etkide bulunmuştur. Halit Ziya’ya göre güçlü bir
Türk nesir üslubunun oluşması için eski nesir yanlışlıklarından
uzaklaşılarak, Fransız nesir üslubunun teknik özellikleri
benimsenmelidir. Bu yüzden romanlarında sıfat tamlamaları ve
benzetmelerde süslü cümleler yer alır.
Halit Ziya’nın romanlarındaki türler genelde yerleşmiş ve çevresinden
sağlanmıştır. Sağlam bir tekniğe sahiptir. Bu romanlarında göze
çarpmaktadır. Romanlarında yaşadığı dönemin etkisi görülür. Özellikle
Fransız realist ve naturalistlerin tesirinde kalmıştır. Bunda aldığı
eğitimin payı büyüktür. Batılaşma üzerinde durur. Genellikle realist ve
psikolojik eserler vermiştir. Roman konuları genellikle aydın çevreler,
hikaye konularını ise halk tabakasından seçmiştir. Kahramanlarını
yaşadığı çevreden seçmiştir. Yazar genellikle belli bir kesimi ele alır
ve o cemiyetin hastalıklı tiplerini işler. Bunlar “ev içi” romanlarıdır.
ESERLERİ
Roman: Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar.
Uzun Hikayeler: Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Bir İzdivacın Tarihi Muaşakası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder